Ali Ural'ın deneme türünde okuduğum ikinci eseri. Bu zamana kadar okumakta zorlanacağım düşüncesiyle hep ertelemiştim, yanılmışım. Art arda su gibi akıyor bölümler.
Bir çırpıda bitecek ama tesiri uzun sürecek bir kitap. Gazetelerde az yer kaplayan fakat çok mühim olsada hiç görmediğimiz ya da gazetelerde çok ses getirse bile önemsemediğimiz haberleri aktarıyor yazar bize. Öncesinde de haber için yazdığı kendi yorumlarını, tabirlerini.
O kadar garip, o kadar farklı haberler konu olmuş ki bu kitaba hayret ettim okurken. Marcel Proust da bu türde kitaplar yazmış. Yaratıcı Yazarlık dersinde hocam bahsetmişti.
Yukarıda bahsettiğim gibi önemsenmeyen gazete haberlerini merkeze alarak üzerine bir şeyler yazmak. Türün adı var mı varsa nedir bir fikrim yok. Yazarın kendisinden okumak istediğim ilk kitabı Kayıp Zamanın İzinde ama dilimize çevrilen bu türde kitabı varsa okumayı isterim. Hatta bu tarz yazan yazar önerileriniz varsa yoruma bekliyorum.
Kısaca Ali Ural'ın büyülü cümleleri bu kitapta da insanı düşündürüyor, sarsıyor, alıp götürüyor bambaşka yerlere.
Baş Ucunda Parlamayan Pabuçlar, Boyama Kitabından Yırtılmış Sayfalar, Aynalı Saza'nın Cinneti, Fotoğrafı Olmayan Çocuk, Etna'nın Söylevi, Birileri Bu Adamı Durdursun, Beyaz Şehrin Son Camisi, Silmek Kolay mı Sanıyorsunuz Bay Davignon
beğendiğim bölümlerden bazıları.
Tavsiye edilir