Marksizm Üzerine Dört Ders

Paul M. Sweezy

Marksizm Üzerine Dört Ders Gönderileri

Marksizm Üzerine Dört Ders kitaplarını, Marksizm Üzerine Dört Ders sözleri ve alıntılarını, Marksizm Üzerine Dört Ders yazarlarını, Marksizm Üzerine Dört Ders yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aynen kapitalizm gibi bu toplumlar da kendi mezar kazıcılarını, yani Marx ile Engels'in yaşadıkları dönemin proleterlerinde gördükleriyle özünde aynı olan muhtaç hale düşürülmüş ve aşağılanmış insan oğulları ile kızlarını yaratmaktadırlar. Zamanı geldiğinde bu yeni proleterIerin de insanlık dışı koşullara başkaldıracaklarından, kendilerini tarihin nesnesi olmaktan kurtarıp öznesine dönüştüreceklerinden ve iyi bir toplum yaratmak için yeni serüvenlere atılacaklarından hiç kuşkum yok. Bunu yaptıklarında, kendilerinden önceki kuşaklar gibi onlar da devrimci Marksizmden ilham alacaklar.
Sayfa 157
Üretim araçlarının mülkiyetini devralan devlet en önemli ekonomik ve siyasi kurum haline gelir; kapitalizmde olduğu gibi özel kesimin kontrolündeki ekonominin bir tamamlayıcısından ibaret olmaktan çıkar. Bu sebeple bu toplumlara devlet toplumları, yönetici sınıflarına da devlet sınıfı diyebiliriz. Devlet toplumları Marksist anlamda sömürücü toplumlardır, yani işi yapanların yarattıkları artık ürün üzerinde (ya artık ürünün nasıl üretildiği ya da nerelerde kullanıldığı üzerinde) denetimi yoktur.
Sayfa 154
Reklam
ABD'nin tartışmasız hegemonyası yaklaşık çeyrek yüzyıldan biraz uzun sürdü. II. Dünya Savaşı'nın mağlup ülkelerinin yavaş yavaş eski güçlerini kazanmalarıyla birlikte ABD hegemonyası da zayıflamaya başladı. Küresel kapitalist sistem, tartışmasız tek bir hegemonyacı güç olduğunda daima pürüzsüzce işler ve bu tartışmasız hegemonyanın aşınıp sona ermesi hep zorlu dönemlerle krizlerin başlangıcına işaret eder. II. Dünya Savaşı sonrası dönem her iki açıdan da beklenildiği gibi gelişmiştir.
Sayfa 127
Avrupalılar, kapitalizm öncesi toplumların daha güçlü ve daha gelişmiş olduğu yerlerde amaçlarına mevcut düzeni parçalayarak değil de, toplumun iktidar yapısına nüfuz ederek, şeflerle hükümdarları birbirlerine karşı kullanarak, kapsamlı ve etkin bir sömürge yönetimi kurarak ve yerli halka gerek doğrudan iktisadi, gerekse dolaylı siyasi sömürü biçimlerini dayatarak ulaşmayı hedeflediler. Britanya idaresi altındaki Hindistan bu modelin klasik bir örneğiydi, ama Britanya'nın yanı sıra Hollanda ile Fransa da Asya'da, Afrika'nın bazı yerlerinde ve Ortadoğu' da aynı modeli takip ettiler.
Sayfa 116
Görüldüğü üzere kar oranının gitgide azalmasına karşın sermaye tarafından istihdam edilen emekçi sayısında mutlak bir artış, sermayenin harekete geçirdiği emekte mutlak bir artış, emilen artık emek kütlesinde mutlak bir artış, bunun sonucunda üretilen artık değerde mutlak bir artış ve dolayısıyla da üretilen kar kütlesinde mutlak bir artış olabilir. Bu yalnızca böyle olabilir değildir. Kapitalist üretim söz konusu olduğunda, geçici dalgalanmalar dışında böyle olmak zorundadır. (Kapital, III. cilt, haz. Kerr, s. 255, vurgular aslında)
Sayfa 73
Marx, "kapitalist üretimin önündeki gerçek engel bizzat sermayenin kendisidir" diye yazmıştı. Ben de tekelci sermayenin bu engeli daha büyütüp, iyice aşılmaz hale getirdiğini savunuyorum. Öyle ki yavaşlayan büyüme, artan işsizlik ve müzminleşen bir düşük düzeyde üretim kapasitesi kullanımı bileşiminin oluşturduğu iktisadi durgunluk, kapitalist ekonomi/erin normal durumu haline gelmiştir. Bu durumun kapitalist ekonomilerin fiili hali olmamasının sebebi kapitalist sistemin iç mantığında değil, bu sistemin içinde işleyip etkilerini ürettiği çok daha karmaşık tarihsel ortamda aranmalı ve bulunmalıdır.
Sayfa 67
Reklam
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.