Önce kitabın yazarı Richard Bach'den bahsetmek istiyorum. Uçuş hakkında inanılmaz bilgileri var. Çünkü ömrü neredeyse bulutların üzerinde geçmiş. Şıklayarak yazdıklarımı okuyunca anlayacaksınız.
*Hava freni ve güç santralı konularında öğrenim gördü.
*Havacılık dergisinin editörlüğünü yaptı.
*Ulaşım uzmanı olarak çalıştı.
*Uçuş felsefesi öğretmenliği yaptı.
*Pilot olarak görev yaptı.
*Emekli pilotlar dernek üyesi.
Kitaba geçecek olursam; yazar martı üzerinden insana hitap ediyor. Martı Jonathan'ın hayatıyla aslında bizlere ders veriyor. Yapabileceklerimizi, kurallara takılıp kalmamayı, sınırlarımızı aşmayı, öğrenmeyi, başarmayı en çok da uçmayı, kanatlarımızı kullanmamızı öğütlüyor.
Diğer martıların amacı sadece yemek bulup, karın doyurmak iken, Jonathan'ın amacı uçmak ve yeni şeyler öğrenmektir. Bu nedenle martılar tarafından dışlanmış. Sürgün edilmiştir.
Sürgün edildiği yerde cennet adını verdiği bir yere gelmiş, burada yeni dostluklar kurmuş, diğer martıların öğrenmesine yardımcı olmuş, onlara öğretmenlik yapmıştır.
Kitaptaki bir diğer detay ise martı resimleri çeşit çeşit martı resimleri ile gözlerimiz de şenleniyor. Martı Jonathan'ın uçuş denemeleri ve teknikleri anlatılırken ise yazarın bu yönde ne kadar deneyimli olduğu farkediliyor.
Bizler uçmayı bilmediğimiz için sürekli düşüyoruz. Hayatın ortasında durmadan tökezliyoruz. Martının bende çağrıştırdığı en önemli şey özgürlük. Özgürlük ise cesaret ister. Maalesef o cesareti de herkes bulamaz.
Ne diyor Hz. Ali "Allah seni özgür yaratmışken, başkalarının kölesi olma..."
Keyifli okumalar...