Arızalar nedeniyle beklemenin verdiği sıkıntı, fırtınayla boğuşan ve karadan bakınca soluk bir ışıktan ibaret olan gemi, batan gemiden kurtulmaya çalışan gemiciler, gidip de dönmeyen gemicinin annesi, ufak bir liman şehrinde bir anlık rastlanan ve hemen oracıkta tutunulan kadın... Kitaptan aklımda kalan en net imgeler bunlar.
Gemide olup uzun süre denizde kalma sürecinin atmosferi çok iyi yansıtılmış. O sınırlı kısıtlı alan hissi ve bu alanda gemicilerin arasında gelişen, karadaki yaşamdan farklı ilişkiler kitaba hakim olan temel unsurlar.
Bunun yanında deniz çok mistik ve doğaüstü aktarılıyor. Bilinmezliğinin ve enginliğinin doğal sonucu bu sanırım.
Farklı farklı insan portreleri vardı ayrıca ve yazar bize bu insanları sanki onlarla aynı masaya oturup sohbet ediyormuşuz gibi tanıtıyor. Bu anlamda anlatım çok akıcı ve doğal. Diyaloglar günlük hayatın içinden olduğu gibi gelip yerleşmiş kitaba.
Ben severek, sıkılmadan okudum. Tavsiye ederim.