Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mecmû'u'l Fetava - 1. Cilt Gönderileri

Mecmû'u'l Fetava - 1. Cilt kitaplarını, Mecmû'u'l Fetava - 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, Mecmû'u'l Fetava - 1. Cilt yazarlarını, Mecmû'u'l Fetava - 1. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şeytanlar, arzu ettikleri şirk, fısk ve isyanı irtikâb eden kimseye yardım ederler. Bâzan açığa vurması için ona gayba dâir bir takım şeyleri haber verirler. Bâzan öldürme, hastalık verme ve benzeri şekillerle onun eziyet etmek istediği kimselere eziyet ederler. Bâzan insanları arzuladığı kimselere çekerler. Bir başka zaman insanlardan para, yiyecek, giyecek gibi şeyler çalarak onları bu kimseye gizlice getirip verirler; o adam da bunu, evliyanın kerametlerinden sanır. Halbuki getirilen mal, çalıntıdan başka bir şey değildir.
Şeyh Abdülkadir Geylânînin şeytana galip gelmesi;
Şeyh Abdülkadir Geylânî şöyle demektedir: "Bir keresinde ibâdet ediyordum. Üzerinde nur bulunan büyük bir arş gördüm. Bu nur bana seslendi: "Ey Abdülkadir! Ben senin Rabbinim, başkalarına haram kıldıklarımı sana helâl ettim." Cevap verdim: - Sen, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'sın öyle mi? Defol buradan ey Allah'ın düşmanı! Bunun üzerine bu nur darmadağın oldu ve kopkoyu bir zulmete dönüştü. Arkasından da şöyle seslendi: - Ey Abdülkadir, benden dinindeki fıkhın (kavrayışın), ilmin ve ulaştığın mertebeler sayesinde kurtuldun. İnan ki, ben aynı şeyle yetmiş kişiyi saptırdım. Abdülkadir Geylânî'ye soruldu: - Onun şeytan olduğunu nasıl bildin? Cevap verdi: - Bana "Başkalarına haram kıldığımı sana helâl ettim" demesinden... Çünkü biliyordum ki, Hz. Muhammed (s.a.v)'in şeriatı nesholunmaz ve değişmez. Bir de onun "Ben senin Rabbinim" deyip de "Ben, zâtımdan başka ilâh olmayan Allah'ım" diyememesinden..."
Reklam
Tasavvufi tarikat müritleri özellikler;
Kendileri için meşru kılınmamış bir din ihdası ile, emrolundukları ve ortağı bulunmayan Allah'a ibadeti, ve ümmetine teşri buyurduğu hususlarda Rasûlüne uymayı bırakan, peygamberler ve sâlih kişiler hakkında aşırıya giden ve onlarla şirk koşma bid'atını uyduranlara gelince; şeytanlar bunları alaya alır ve kedinin fareyle oynadığı gibi oynar.
İbn Abbas (r.a) şöyle dedi: "Hz. Âdem ile Nuh arasında on nesil vardı. Hepsi de islâm üzereydi. Sonra aralarındaki salih kimseleri tazim etmeleri nedeniyle şirk ortaya çıktı."
Hiçbir müslüman, müstehab veya vacib olmayan birşey için, insanı Allah'a yaklaştıran hasenat gözüyle bakamaz. Emredilen iyiliklerden ve ibadetlerden olmayan bir şeyle Allah'a ibadet eden sapıktır ve şeytanın tabilerindendir. Yolu şeytanın yoludur.
Ölümlerinden sonra ve gıyaplarında melek ve peygamberlere dua etmek, onlar aracılığıyla istekte bulunmak ve şefaat etmelerini dilemek, heykellerini dikmek gibi amellerin yapıldığı; Allah'ın teşri buyurduğu hiçbir kitap ve din yoktur. Ne sahabeden, ne de hakkıyla onlara tâbi olanlardan biri böyle bir şey yapmamış ve ne de müslümanların müctehid imamları böyle bir şeyin yapılmasını istemiştir.
Reklam
Cinlerin de insanlar gibi kâfirleri, fâsıkları, âsîleri ve cahil âbidleri vardır. Onlardan kimi, bir şeyhi sever ve onun suretinde görünüp "ben falanım" der. Bu, çöl ve tenha bir yerde olabilir. O cin bir insana yemek yedirir, bir şey içirir veya ona gideceği yolu gösterir. Yahut meydana gelmiş kimi gaib haberleri söyler. O şahıs da, bu işi, ölmüş veya diri olan şeyhin yaptığını sanır. Hattâ bazen şöyle bir kanaate da varır: "Bu, şeyhin sırrıdır. Şu onun hayâli, ve bu da hakikati". Ya da şöyle düşünür: "Bu şeyhin suretine bürünmüş bir melektir". Oysa o, bir cinden başkası değildir. Çünkü melekler şirke, iftiraya, günah ve haksızlığa yardımcı olmazlar.
Allah ve Resulünün müşriklikle nitelendirdiği kimseler iki sınıfa ayrılır: 1 - Hz. Nûh'un kavmi / 2 - Hz. İbrahim'in kavmi Hz. Nuh kavminin şirklerinin temeli; salihlerin kabirlerine bağlanmaları, sonra heykellerini yapmaları ve giderek onlara tapmalarıdır. Hz. İbrahim'in kavminin şirklerinin temeli ise; yıldızlara, güneşe ve ay'a tapmalarıdır. Bunlardan her biri ayrıca cinlere tapıyorlardı. Çünkü şeytanlar onlarla konuşuyor ve bazı hususlarda onlara yardımcı oluyorlardı. Hakikatte cinlere taptıkları halde, kendilerinin meleklere tapan insanlar olduklarına inanırlardı. Aslında onlara yardımcı olan ve şirk koşmalarından hoşnut bulunan cinlerin kendileriydi.
Sizler kölenizin sizin malınıza ortak olmasına razı olmuyorsunuz da, başkasını Rabbinize ortak koşmayı nasıl kendinize yakıştırıyorsunuz?
Ebû'l Heyyâc el-Esedî şöyle dedi: Ali b. Ebî Tâlib bana dedi ki: "Resûlüllah (s.a.v)'in beni gönderdiği bir işe, seni gönderiyorum. Ne kadar heykel varsa yık, ne kadar yükseltilmiş mezarla karşılaşırsan, onu yerle bir et, ve ne kadar suret varsa imha et".
(Müslim, Cenâiz 93; Ebû Dâvud, Cenâiz 68; Tirmizî, Cenâiz 56; Nesâi, Cenâiz 99)Kitabı okuyor
Reklam
Şefaatin müşriklere yararı yoktur. Nitekim Allah onları nitelerken şöyle buyurmaktadır: "Sizi şu cehenneme sürükleyip iten nedir?" "Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler. "Yoksula da yedirmezdik." "(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik." "Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk." "Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı." "Artık, şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz. (74 Müddessir 42-48) İşte bu Kimselere şefaatçilerin şefaati fayda vermez. Çünkü onlar kâfir idiler.
Resûlüllah (s.a.v) annesinin kabrini ziyaret etti ve ağladı. Yanındakileri de ağlattı. Sonra şöyle buyurdu: "Anneme mağfiret dilemem hususunda Rabbimden izin istedim, izin vermedi. Kabrini ziyaret edeyim diye izin istedim, bana izin verdi. Kabirleri ziyaret ediniz, çünkü onlar ölümü hatırlatır". Birisi: Ya Resûlâllah, babam nerededir? diye sordu. Resûlüllah: "Cehennemdedir" buyurdu. Adam, arkasını dönüp gidecekken, Resûlüllah onu çağırdı ve: "Benim de, senin de baban cehennemdedir" buyurdu.
(Ebû Dâvud, Cenâiz 77; İbn Mâce, Cenâiz 49) (Müslim, İman 347)Kitabı okuyor
Her kim Allah'a ve Resulüne inanarak ve onlara itaat ederek ölürse, kesinlikle mutluluğa ulaşmışlardır. Kim de Resûlüllah'ın getirdiğini inkâr ederek ölürse, kesinlikle cehennemliktir.
Allah, Rasûlünü kıyametin kopmasına yakın müjdeleyici ve uyarıcı, Allah'ın izniyle O'nu davetçi ve aydınlatıcı bir fener olarak gönderdi. - Onunla sapıklıktan hidâyete erdirdi. - Körlükten kurtarıp görür kıldı. - Sapıklıktan kurtarıp doğruluğa yol gösterdi. - Onunla âmâ gözleri, sağır kulakları ve kapalı kalbleri açtı. - Risâleti tebliğ etti. - Emaneti yerine getirdi. - Ümmete doğruyu gösterdi. - Allah yolunda hakkıyla çalıştı. - Rabbinden kendisine yakın (ölüm) gelinceye kadar Rabbına ibadet etti. Allah'ın salât ve selâmı onun ve âlinin üzerine olsun.
İbadetler vahye dayalıdır. Kişi bid'atlerle Allah'a ibadet edemez. Kişi, Allah'a ortak koştuğunda, bazen isteklerinin yerine getirilmesi konusunda şeytanlar yardımcı olurlar. Küfür, fısk ve isyanla da kişi, arzu ettiği kimi hedeflere ulaşabilir. Ama şeriata muhalefet ederek bunları elde etmesi kendisi için helâl değildir. Çünkü bu şekilde davranmakla ortaya çıkan fesat, bu davranış sayesinde elde edilen yarardan çok daha büyüktür.
155 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.