Mesnevi'de Tasavvufi Tefsir

Halim Gül

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
~HAZRETİ MEVLÂNÂ CELALEDDİN-İ RUMÎ' Yİ ANMA VE ŞEB-İ ARUS ETKİNLİĞİ~
"Kendilerine Tevrat yükletilen, sonra onu taşıyanların durumu, koca koca kitaplar taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür. Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez" (Cum’a - 5) Tefsîr kitaplarında "KENDİLERİNE TEVRAT YÜKLETİLEN"lerden maksat Tevrat'ı bilip onunla
Sayfa 89 - insan yayınlarıKitabı okudu
Aşk
Gazzâlî, İhyâ' adlı eserinin "Kitâbu'l-mahabbe ve'ş-şevk ve'lüns ve'r-rızâ” başlıklı bölümünde şöyle demektedir: Allah'ı tanıyan O'nu sever. Ma'rifet artıkça sevgide gelişir ve güçlenir. İşte bu sevgiye aşk denir. Sevginin bu şekilde aşk halini alması, kulun ma'rifette yetkinleşerek ilâhî güzelliği İdrâk etmesinden ileri gelir; bu idrâk arttıkça aşk da güçlenir. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Hira'da ibadete kapandığını gören Mekke müşrikleri, "Muhammed Tanrı'sına âşık oldu.” demişlerdi. Gerçek âşık kalbindeki Allah sev gisine hiçbir varlığın sevgisini ortak etmez. Bu yüzden başka şeylere karşı duyulan sevgiye ancak mecaz yoluyla aşk denebilir. Çünkü ortağı olmayan, dolayısıyla ortaksız sevilebilen tek vaflık Allah'tır. İhyâ' c.2,s.279-280
Sayfa 218 - İnsan yayınlarıKitabı okudu
Reklam
~HAZRETİ MEVLÂNÂ CELALEDDİN-İ RUMÎ' Yİ ANMA VE ŞEB-İ ARUS ETKİNLİĞİ~
Cenâb-ı Hakk, "Fukaraya nafaka veriniz. " buyurmuştur. Şu halde kazanmaya bak. Zira elinde eskiden kazandığın bir şey olmadıkça, harcayamazsın ki... Hakk Sübhânehû her ne kadar mutlak -yani hiçbir kayıt ile mukayyet olmaksızın- "yoksulları doyurun” emrini verdiyse de sen onu: "Kazanın da sonra yoksulları doyurun." diye anla. * --------------------------------+--------------------------------- * Kur'an da Bakara 195'de mutlak, Fatır 29'da mukayyed olarak buyrulmuş olsa bile Mevlânâ "enfiku" emrini mukayyed olarak gördüğünden "kazanın, sonra infak edin" diye tefsir etmişlerdir.
Sayfa 150Kitabı okudu
Mevlânâ, bir ayağını Kitap ve Sünnet mihverine bağlayıp, diğeri ile yetmiş iki milleti dolaşan çok renkli ve çok cepheli bir pergeli andırır. Bir ayağı şerî'attâ, bir ayağı da bütün dünyada! Neden bütün dünyada? Herkesçe bilinmektedir ki İslâm cihanşümûl bir din, peygamberi 'Hz Muhammed (s.a.v.) de evrenseldir; yani bütün insanlığa gönderilmiştir. Bu nedenle bugün yaşayan bütün insanlar Ümmet-İ Muhammed'dir. Ancak Müslüman olanlar ümmet-i icâbet, diğerleri ise ümmet-i davet konumundadır. Birincilerin, ikincileri Islâm'a davet etmeleri üzerlerine bir vecibedir. Eğer bizler sadece kendimiz için yaşarsak, bu İslâmî bir düşünce ve davranış biçimi olmaz. Demek ki biz Müslümanlar bütün kâinata seslenecek bir yapıya sahibiz. Eğer bugün bunu gerçekleştiremiyorsak kusuru kendimizde aramalıyız. İşte Mevlânâ, Islâm'ın evrensel mesajını bütün insanlığa, onların anlayacağı remiz ve sembollerle ulaştırmaya çalıştığı için asırlardan beri herkes tarafından sevilen, saygı duyulan ve takdir edilen bir kimsedir.  
Sayfa 471 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Her şey ma'şûktur, âşık bir perde, ma'şûk daima diri ve âşık ölü. Her kim aşk ile yanıp tutuşmamış ise o, uçamayan kanatsız bir kuş gibidir. Mesnevi C1,30-31
Sayfa 229Kitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.