Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mezopotamya Mitolojisi

Jean Bottéro

Mezopotamya Mitolojisi Gönderileri

Mezopotamya Mitolojisi kitaplarını, Mezopotamya Mitolojisi sözleri ve alıntılarını, Mezopotamya Mitolojisi yazarlarını, Mezopotamya Mitolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Enbilulu
Enlil'in maskesini alıp kılığına girdiği Cehennem kayıkçısının kayığıyla gene aynı suyolu geçilirken sebep olduğu üçüncü çocuk ise Enbilulu adını taşıyacaktır; bu çocuk karadaki suyolları düzeninden sorumlu olacaktır.
Sayfa 124Kitabı okudu
Ölüler Diyarı'nın kıyısında aktığı hayal edilen "ırmağın kenarında, kıyı bekçisi görünüşüne bürünmüş Enlil'in sebep olduğu ikinci çocuk Ninazu olacaktır.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Enlil Ninlil'le buluşmak için uşağının getirdiği "kayığa benzer bir şey" kullanır. Bu ilişkiden doğan çocuk Sin olacaktır; babası gibi "yukarının" tanrısı ve Ay tanrısı olacaktır ki Ay'ın hilal hali gökyüzünde yol alan bir kayığa benzetilecektir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Esasında baştan sona ve tüm temel işlevleri açısından din, Mezopotamya'da tebaa ile kral arasındaki itaat, hürmet, hayranlık, bağımlılık ve fedakarlık ilişkilerinin daha da yüceltilip büyütülmesinden ibaretti.
Ölüm, kendileri ölmediklerinden tanrıların üstünlüklerini vurgulamak için bize bahşettikleri ortak bir kaderdi. İnsanlar ömürlerini böylece sonlandırdıklarında, gene de "hiç" olup gitmiyorlardı. Eskisi gibi yaşamıyorlarsa da, yaşamaya devam ediyorlardı gene de.
Reklam
İştar
İştar Sümer'im fiziksel aşk tanrıçası İnanna'yı kendine katmakla yetinmeyip Venüs gezegeninin tanrıçası Delebat'ı da kendine kattı ve bu tanrıçaların bütün özelliklerini ve ayrıcalıklarını da kendi özellik ve ayrıcalıklarına eklemiş oldu. Böylelikle şahsiyeti öyle taşkın ve istilacı bir hal aldı ki nerdeyse bütün eski tanrıçalar sonunda onun karşısında sönükleşti, silinip gitti: sonuçta ismi, tanrısal doğanın dişi hali olarak kabul edilir oldu...
Uruk'ta An; Nippur'da Enlil; Eridu'da Enki; Ur'da Nanna. Her birinin yanında kendisi de bir tanrıça olan eşi bulunurdu: Enlil ile Ninlil, Enki ile Damgalnunna, Nanna ile Ningal.
Tanrılar
An, evrenin üst kesiminin, Yukarı'nın, Gök'ün tanrısıydı; Ki ise Aşağı'nın, Yer'in tanrısıydı; Enlil, havasal ve hareketli uzayın, aranın, deyim yerindeyse, hava gibi, atmosfer gibi bir şeyin tanrısıydı. Enki ise Apsu'nun tanrısıydı, yani yer altındaki tatlı suyun tanrısıydı; Utu Güneş'in tanrısıydı; Nanna Ay'ın tanrısıydı; çeşitli yıldız ve takımyıldızları da daha başka tanrılar üstlenmişti: Dilbat/Delebat Venüs gezegenini idare ediyordu; İşkur fırtına, yağmur, yağışlar ve rüzgarların tanrısıydı; Enbilulu akarsuların ama en başta da Dicle ile Fırat'ın akım rejimine hükmediyordu; Gibil ateşe hükmediyordu; Aşnan tahıllar başta olmak üzere bitkilerin boy atmasına hükmediyordu; Lahar hayvanların büyümesine, İnanna ise kızışma ve çiftleşmeye hükmediyordu...
R. Otto'dan bu yana rahatça "kutsal" ya da "ulvi" (numinal) dediğimiz bu doğaüstü bizde iki duyguya yol açabilir: Ya ondan korkarız ve onunla karşı karşıya geldiğimizde endişelenir ve hoşlanmayız; ya da bizi çeker, ona hayran olur ve kendisine yaklaşmaya ihtiyaç duyduğumuz hissine kapılırız. Göz alıcı her şey gibi büyüler ve endişelendirir. Bütün dinlerin psikolojik kökündeki din duygusunun başlıca iki yönü işte bunlardır.
113 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.