Nedense son yıllarda Fransızların dünya literatürüne armağan ettikleri "problematize" etmek ifadesini ben "dert edinmek" diye çevirir oldum, tesadüf olduğunu sanmıyorum. Bir konu üzerinde yoğunlaşmak bir şekilde onunla kişisel de olabilecek bir ilişki kurmayı da içeriyor.Dert edinmeden bu yoğunlaşma pek sahici olamıyor. Başka bir çalışmamda bunu "ontolojikleştirme" diye adlandırmıştım.Bence dert edilmede onun akrabası.
Ben de ne kadar geç kalmışım bir çok yazara, entelektüle, düşünceye…Öğrendikçe büyüyor, çoğalıyor insan. Yaşadığını hissetmek, bir beninin, bir zihninin olduğunu…Sonra bir geçmişinin kopmuşsak da ondan…
Dilini de söylediklerini de sevdim. Mutlaka okuyun!!!
“Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkanını vermiyor” A.H.T
"Bu memleketin aydınının en büyük açmazı Tanpınar ile Yakup Kadri'yi, Nâzım Hikmet ile Peyami Safa'yı birlikte okuyamamış olmasındadır belki de. Ötekinin farkına varmadan insan kendisi de olamaz çünkü. En halis bilgi ve deneyim ötekinden öğrenilendir. Tanpınar Mevlâna ile Baudelaire'i birlikte okuyabilmişti. Dede Efendi ile Mozart'ı birlikte dinleyebiliyordu. Bu hem onu Tanpınar kılan şeydi hem de diğerlerinin onu anlamakta zorlanmalarının, hadi doğrusunu da söyleyelim, anlamayı becerememelerinin nedeniydi. Tanpınar hem kendisi idi hem de kendisi olmayandı. Sanki bir ironi gibi!"
"Türkiye çok önemli bir kriz yaşıyor. Siyasal modernleşme ile toplumsal modernlik arasındaki derin çatışmayı! Türkiye, modernleşmeden modernliğe doğru geçişin krizini yaşıyor."