Bir görüşe ve bir inanca bağlılık ve taraftarlık insanın ruhuna işledi mi, kendi isteğine uygun düşen haberleri işitir işitmez hemen kabul eder. Bu temayül ve taraftarlık insanın basiret gözünü örter, tenkit ve tetkikte bulunmasını engeller.
"Coğrafya kaderdir." der Ibni Haldun 1389 senesinde. Arz-ı kürenin en ihtişamlı, en gerçek lafıdır. Mukaddime'de geçer. Yani der ki, ırk diye, milliyet diye birşey yoktur. Coğrafya vardır. Yani der ki, güneş kime daha çok vurursa o kavruk olur, güneşi az gören beyaz kalır. Yani der ki, başka diyardan birini yargılamadan, onun coğrafyasında kendiniz doğmuş gibi düşünün. İbni Haldun bunu beyan ettikten yaklaşık 400 yıl sonra ademoğlu farklı diyarlarda doğduğu için birbirini katletmeye başladı. Farklı diyarlarda doğduğu için diğerlerini hor görmeye, kendini üstün tutmaya başladı. "Nerelisin?" sorusu literatüre girmiş en ayrılıkçı, en bedbaht sorudur. Ha soran olursa, ben dünyalıyım.
Emekler değerini bulamayınca ve karşılığı var denemeyecek duruma düşürülünce, kazanç ve üretime yönelik istekler gücünü yitirir. Çalışan eller iş yapmaya varmaz.
"Bir söz verdiğinde onu tut, bir vaatte bulunduğunda onu yerine getir ve insanlara güzellikle muamele et. Halkın kusurlarına göz yum. Yalan ve iftiradan şiddetle kaçın. İnsanlar arasında söz taşıyıp fitnecilik yapanlardan (koğuculardan) uzak dur. "