Osmanlı Tercümesi

Mukaddime

İbn-i Haldun

En Beğenilen Mukaddime Gönderileri

En Beğenilen Mukaddime kitaplarını, en beğenilen Mukaddime sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Mukaddime yazarlarını, en beğenilen Mukaddime yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İbn Haldun'a göre hadarilerden çok bedeviler, göçebeler, kırlarda, yaylalarda, arazide ve köylerde yaşayan insanlar hayra, fazilete, iyiliğe ve güzel ahlaka daha yakın bulunurlar. Bunun sebebi şehirli olmayanların ihtiyaçlarının az oluşu, buna karşılık şehirlilerin, fazla ihtiyaç içinde bulunmalarıdır, ihtiyaçların çok oluşu arzuların fazla olmasına, arzuların fazla olması, kuvvetlenen arzuların ihtiras haline gelmesine, ihtiraslar da her çeşit kötülüğün ve haksızlığın ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bedevilerde ihtiras yoktur, denemez ama nihayet zaruri ihtiyaçları kadardır ve onların ihtiyaçları da azdır.
İlahiyat mutlak vücudu (varlığı) inceleyen bir ilimdir. Öncelikle mahiyetler, tek­ lik, çokluk, gereklilik, imkan gibi açılardan cismaniyat ve ruhaniyatla ilgili genel mesele­ eri inceler. Sonra varlıkların kaynaklarına bakar. Ki bu kaynaklar ruhaniyattır. Sonra var­lıkların o kaynaklardan nasıl sadır olduklarını (ortaya çıktıklarını) ve derecelerini inceler. Sonra nefsin bedenden ayrıldıktan ve kaynağa döndükten sonraki halleri ele alınır. llahiyatçılara göre bu, çok üstün ve kıymetli bir ilim olup, iddialarına göre, varlık­ ları, oldukları gibi bilmeyi sağlar. Bu ise, yine iddialarına göre, mutluluğun kendisidir.
Sayfa 710 - Yeni ŞafakKitabı okudu
Reklam
Kelamcılar genellikle varlıklar ve varlıkların halleri ile yaratıcının varlığını ve sıfatlarını ispat etmeye çalışırlar. Filozofların incelediği tabiat da bu varlıkların bir parça­ sını oluşturur. Ancak filozofun tabiata bakışı kelamcınınkinden farklıdır. Filozof tabiata ve cisimlere hareket edişi ve etmeyişi açısından bakar. Kelamcı ise onun faile (yaratıcıya) işaret edişi açısından bakar. Aynı şekilde filozofun ilahiyata bakışı, mutlak varlığı ve onun, zatı için gerektirdiği şeyleri incelemek içindir. Kelamcının varlığa bakışı ise onun var edicisine işaret ettiği içindir. Dolayısıyla genel olarak kelam ilminin konusu, inanılması farz olan inanç esasla­rının, akli delillerle ispat edilmesi, ona bulaşmış bidatların ortadan kaldırılması ve şüp­helerin giderilmesidir.
Sayfa 648 - Yeni ŞafakKitabı okudu
Bil ki bütün hastalıkların temelde gıdalardan kaynaklanır. Alimler tarafından hadis olduğu şüpheli bulunsa da, tabibler arasında yaygın olarak nak­ledilen tıpla ilgili bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyuruyor: "Mide hastalıkların yuva­sıdır. Perhiz, sağlığın (tedavinin) başıdır. Bütün hastalıkların temeli mideyi (acıkmadan tıka basa) doldurmaktır."
Sayfa 574 - Yeni ŞafakKitabı okudu
Melekeler, nefsin özellikleri ve değişik halleri olup, hepsi bir anda oluşmaz. Henüz (bozulmamış) fıtri özelliklere sahip olan bir kimsenin, meleke ka­zanması kolay olur ve bu husustaki yeteneği güçlüdür. Ama eğer nefis bir melekeyi elde-edip onun özelliğine bürünürse, (bozulmamış) fıtri özelliğinin dışına çıkmış olur ve böy­lece kazanmış olduğu melekenin kendisine kattığı özellikten dolayı, bir başka melekeyi kazanma yeteneği zayıflar. Onun için, bir sanatı çok iyi ve sağlam bir şekilde icra ettikten sonra, bir başka sa­natı da aynı derecede çok iyi ve sağlam bir şekilde icra edenlerin az olduğu görülür.
Sayfa 565 - Yeni ŞafakKitabı okudu
Bil ki sanat, ilmi-fikri bir işte sahip olunan melekedir ve ameli (pratik) olması yö­nüyle de cismi ve maddidir. Cismi-maddi hallerin doğrudan nakledilmeleri daha mü­kemmel ve kapsamlı olur. Çünkü cismi-maddi hallerdeki doğrudanlık, en mükemmel ve verimli faydayı sağlar. Meleke, bir fiilin sürekli olarak ve tekrar tekrar yapılmasıyla kazanılan kökleşmiş ve sağlam bir özelliktir. Süreklilik ve tekrar, kişide, o fiilin suretinin (şekil ve heyetinin) yerleşmesini sağlar.
Sayfa 554 - Yeni ŞafakKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.