Öne Çıkan Nasrettin Hoca Hikâyeleri kitaplarını, öne çıkan Nasrettin Hoca Hikâyeleri sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Nasrettin Hoca Hikâyeleri yazarlarını, öne çıkan Nasrettin Hoca Hikâyeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitabımız tek kelimeyle çok güzeldi. Kısacık hemen okunacak bir kitap ve çok eğlenerek okuduğum bir kitap oldu. İlk basım 1949 yılında yapılmış güzel bir eser
Hoca bir aralık pek hasta düşer;
Kolu tutulur, yüzü gözü şişer.
Günlerce yatağa bağlanır kalır;
Adamcağızı bir korkudur alır.
Bir gün karısına der ki: - "Karı, gel!
İşte kapımıza dayandı ecel.
Şöyle bir giyin kuşan, yap, yakıştır;
İnci boncuk, nen varsa, tak takıştır;
Ondan sonra da gel yanımda otur."
Karısı şaşar kalır: - "Nasıl olur?
Kocam Azrail'le pençeleşirken,
Ne yüzle süslenir püslenirim ben?"
Hoca der ki: - "Canım, sen beni dinle;
Yapmazsan vallahi hatırım kalır.
Karşılaşacağız ya Azrail'le,
Olur ki beğenir de seni alır."
Mükemmelden vasata doğru nasıl geçiş yapılır? İşte böyle
Orhan Veli'nin masal çevirileri ile uğraştığı zamanlarda, arkadaşı Şevket Rado, Nasrettin Hoca'nın fıkralarını manzum olarak yazmasını önermiş ve bu konu hakkında bir süre düşündükten sonra bu işe de el atmış kendisi. İyi ki yapmış. Çünkü kendisinin de dediği gibi bu fıkralar sadece ağızdan ağıza dolaşmış durmuş ve bu fıkraları okunabilir bir dille yazarak en iyilerini ortaya çıkarmış. Fıkraları yazarken La Fontaine'in fabllarında kullandığına benzer bir nazım şekli kullanmış. Fıkraları seçmek için birçok kitaba ve kaynağa başvurmuş.
Kitabın baskısı, illüstrasyonları muhteşem (Resimleyen: Dağıstan Çetinkaya). İllüstrasyonlara ve çizimlere tutuldum resmen. Küçük, büyük fark etmeksizin her yaştan insanın okuyabileceği bir kitap ve hazırlanması gerçekten çok güzel olmuş ta ki bir yere kadar...
Kitap benim için mükemmel ilerliyordu lakin son 9 hikâye sadece Hoca'nın karısı üzerinden gidiyordu ve sürekli kadınını boşamaktan, kendisinin yerine karısının ölmesini isteyen, karısının zaten akli dengesinin yerinde olmadığından ve ondan çok bunaldığından vs. konularından sıkıldım. 9 hikâyenin hepsi beni rahatsız etti. Gerek var mıydı bunlara bilmiyorum. Bahsettiğim bu 9 hikâyenin ilkinin altında Orhan Veli'nin ölümünden sonra yayımlanmış oldukları ve Doğan Kardeş basımında yer almayan fıkralar olduklarına dair bir açıklama mevcuttu. Bu yüzden tekrar soruyorum:
GEREK VAR MIYDI BUNLARA?