Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tefekkürün İzinde

Natık Oğlu Fadıl

İbnü'n-Nefîs

Natık Oğlu Fadıl Hakkında

Natık Oğlu Fadıl konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
7.6/10
7 Kişi
31
Okunma
5
Beğeni
1.124
Görüntülenme

Hakkında

Daha önce Büyüyenay kitaplığına katılan iki düşünürün aynı adla farklı zamanlarda kaleme aldıkları Hayy bin Yakzan isimli eserleri okurlarımız hatırlayacaklardır. ibnü'n-Nefis'in Er-Risaletü'l-Kamiliyye fi's-Sireti'n-Nebeviyye (Kamil'in Peygamberin Hayatına Dair Risalesi) veya bilinen adıyla Fadıl bin Natık (Natık oğlu Fadıl) isimli bu eseri de ibn Sina'nın Hayy bin Yakzan'ında öne sürdüğü fikirlere bir reddiye olarak kaleme alınmış felsefi bir romandır. Fadıl bin Natık, ibn Sina'nın eserinden çok ibn Tufeyl'in romanı Hayy bin Yakzan'la parelellik göstermektedir. ibn Tufeyl'in bir adada tek başına var olup büyüyen Hayy bin Yakzan'ına nazire olarak yazıldığı açık olan Fadıl bin Natık'ta Hayy bin Yakzan'ın yerini Kamil adlı kahraman almakta ve Fadıl bin Natık adlı şahsın ağzından, onun ıssız bir adada anasız babasız doğumuyla başlayan ve Hayy'ın hayatına büyük benzerlikler gösteren entelektüel serüveni anlatılmaktadır. İbn Nefis'in hikayesindeki isimler dikkat çekicidir. anlatıcının adı “Natık oğlu Fadıl”dır. Natık güzel konuşan, mantıklı olan gibi manalara gelirken “Fadıl” da faziletli demektir. Hikayenin kahramanının ismi ise Kamil'dir. Kamil fiziken ve zihnen olgunlaşmış insanı temsil eder. Bu eserlerdeki temel iddia bir insanın çevresinin etkisi olmadan da aklen yaratıcıyı ve dini bulabileceğidir. Bu yüzden bu hikayelerin kahramanları sosyal hayattan tecrit edilmiş bir şekilde bir adada var olurlar. ibnü'n-Nefis'in eserinde diğerlerinden farklı olarak Kamil, sahip olduğu fıtri akılla sadece kainatı ve el değmemiş tabiatı gözlemleyerek varlığın metafizik ilkelerini keşfetmekle kalmaz, islam peygamberiyle şeriatının zuhurunu ve ibnü'n-Nefis'in yaşadığı döneme kadarki islam tarihini de yine tamamen akli olarak keşfeder ve bunların da aklen kavranabileceğini iddia eder. ayrıca ıssız adaya bir yabancının gelişi, ibn Tufeyl'in Hayy'ı için akılla ulaşılan hakikatlerin teyidi ve tamamlanması anlamını taşırken Kamil için yalnızca bir insan toplumunun varlığından haberdar olması anlamını taşımaktadır. Öte yandan Hayy'ın şeriat ve nübüvvet gibi kavramlara ulaşması bu yabancı sayesinde mümkün olurken Kamil bunları ve ayrıntılarını kendi kendine keşfetmiştir. Onun, bir dinin ancak bir toplum içinde gelişebileceğini anlaması ise başka insanların varlığını öğrenmesiyle mümkün olmuştur. Eserin kahramanı Kamil bu risale boyunca bize, insanın fıtri aklıyla metafizik gerçeklere ana hatlarıyla ulaşabileceğini ve yine bu akılla şeriat ve peygamberliğin gerekliliğinin tesbit edilebileceğini tefekkürün izlerini sürerek anlatmaktadır.
Çevirmen:
İslam Kavas
İslam Kavas
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 43 dk.Sayfa Sayısı: 96Basım Tarihi: Ocak 2019Yayınevi: Büyüyen Ay YayınlarıOrijinal Adı: ار ريسآلتول كآميليييه فيس صيرتين نبوييي
ISBN: 9786052071755Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 43.6
Erkek% 56.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İbnü'n-Nefîs
İbnü'n-NefîsYazar · 2 kitap
Küçük kan dolaşımını keşfiyle ünlü hekim ve İslam âlimi düşünür. Dımaşk yakınındaki Kareşiye'de doğduğu için Kareşî, Dımaşk'ta okuyup şöhretini orada kazandığı için de Dımaşkī nisbesiyle anılır. Ayrıca Kareşî kelimesine bakarak ailesinin Mâverâünnehir'deki Karaş köyünden geldiği ileri sürülüyorsa da bu zayıf bir ihtimaldir. Kendisinden bahseden başlıca tabakat kitaplarında İbn Ebü'l-Hazm künyesinin İbn Ebü'l-Harâm olarak zikredilmesi ve müellif hattı bazı eserlerinde her iki imlâya birlikte rastlanması, nisbesi gibi tam adı hakkında da bazı tartışmalara yol açmış, ancak bu karışıklık müellifin noktalamadaki basit ihmaline hamledilerek bunlardan daha çok İbn Ebü'l-Hazm şekli doğru kabul edilmiştir. ( Bkz. İbn Fazlullah el-Ömerî, IX, 349; Yâfiî, IV, 207; Ziriklî, V, 78). Nûreddin Zengî'nin Dımaşk'ta inşa ettirdiği Bîmâristânü'n-Nûrî'de tıp tahsil etmiş ve yine aynı şehirdeki Dahvâriyye Tıp Medresesi'nin kurucusu Mühezzebüddin ed-Dahvâr'ın öğrencisi olmuştur. Dımaşk'ta tahsilini tamamlayıp hekimlikte tecrübe ve ün kazandıktan sonra Mısır'a giden İbnü'n-Nefîs, Memlük Sultanı I. Baybars'ın özel hekimliğine ve devletin Suriye-Mısır hekimleri başkanlığına getirilmiş, ayrıca muhtemelen, Selâhaddîn-i Eyyûbî'nin 1181'de inşa ettirdiği Bîmâristânü'n-Nâsırî'de hocalık yaparak aralarında ünlü cerrah İbnü'l-İbrî'nin de bulunduğu çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Genellikle kaynaklar İbnü'n-Nefîs'in evlenmediği hususunda görüş birliği içinde ise de Şerĥu'l-Ķānûn'da (vr. 10a) kendisi, oğlu Muhammed'in, soğan yediği için annesinin memesini emmediğini ve bunun soğan kokusundan kaynaklandığını tespit ettiğini belirtir. Kahire'deki evinde müreffeh bir hayat sürdüğü ve eviyle kütüphanesini Sultan Kalavun tarafından 1284 yılında kurulmuş olan Bîmâristânü'l-Mansûrî'ye bağışladığı bilinmektedir “İbnü'n Nefis tıp biliminde hastalık nedenlerine ilişkin ilmi çalışmalar yapan ve bu yönde eserler veren ilk âlimdir. En büyük keşfi, akciğer dolaşımını bulmasıdır. Ortopedi ilminin de ilk kurucularındandır. Döneminde Suriye-Mısır Hekimlerinin Başkanı unvanıyla anılmıştır.” Halep kentinin Selçuklu Atabeyi Nureddin Zengi tarafından 12. Yüzyılda kurulan hastanede tıp ilmini öğrendi. İlk hocası olan Abdurrahim İbn Ali el-Dahvar'ın yanında tıp eğitimini tamamladı. Aynı zamanda fıkıh bilgini olan İbnu'n Nefis, Kahire Mansuriye Medresesi'nde ders vermiştir. İbnü'n Nefis, tıp alanındaki eserlerini başka hiçbir kaynağa ihtiyaç duymaksızın tamamen kendi araştırma, gözlem, deneylerine dayanarak hazırlardı. “Eserlerimin benden sonra asırlardır yaşayacaklarını bilmeseydim, onları yazmazdım” diyerek özgüvenini ortaya koyan İbnu'n Nefis, “Bir eser yazma iddiasında bulunanlar, gereken mesuliyeti de yüklenmelidirler” sözüyle de son derece titiz olunması gerektiğine gönderme yapar. İbnü'n Nefis, 21 Zilkade 687 (17 Aralık 1288) tarihinde vefat etti.