Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nihayet - Sayı 60

Nihayet Dergi

Nihayet - Sayı 60 Gönderileri

Nihayet - Sayı 60 kitaplarını, Nihayet - Sayı 60 sözleri ve alıntılarını, Nihayet - Sayı 60 yazarlarını, Nihayet - Sayı 60 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Modern dünyada her an, kişi, mekân görselliğin malzemesidir. Sosyal medya da bu görselliğin paylaşımına imkân sağlamakta, bunu normalleştirmektedir. Bu yaklaşım mahremiyeti etkilemiş ve onun yeniden düzenlenmesine neden olmuştur. Artık ev içi, kapalı mekân güzellikleri yerine. görselliğin merkeze taşındığı, paylaşıldığı ve beğeni sayılarıyla mutlu olunduğu bir formda devam etmektedir. Bu baskılanım dinî düşünme ve davranma biçimlerini hem etkilemekte hem de değiştirmektedin Sosyal medyada paylaşılsın diye bir ambiyans formu içinde sunulan, seccade, mumlar, kadın fotografları... Tesettürun buharlaşmasında da bu mekanizmanın etkısı vardır. Başı açık fotografına aldığı beğenileriyle mutlu olan dindar/başörtülü kadınlar, gundelik hayatın rutınleri arasına çoktan dâhıl olmuşlardır. Sonuç olarak günümüzde modern insan kadar, din ve dinî davranma biçimleri de ciddi sarsıntı geçirmektedir. Insanlığı bu çıkmazdan kurtulması sahih bir iman,amel ve hizmetle mümkündür. Dünyayı azaltıp yerine hakikat arayışi kovulduğunda mutluluğun çok da uzak olmadiğını göreceğiz.
Nevin MeriçKitabı okudu
Popüler din dili ve ekran dili ne anlama geliyor? Televizyona çıkan birçok Ilahiyatçının metafizik nosyonu olmadığını, olsa bunun yüzlerine yansıyacağını söylemiştiniz. -Tüketim, müşteri ilişkisi. Bazıları için PR, bazıları için yatırım. Ramazan ayında bu kadar konuşulmaz. Konuşulan başka zamanlar vardır, mesela cuma. Ramazan ayında susulur benim bildiğim. Geleneğin de yorumu bu doğrultudadır. Ama biz tam tersine onun muhtevasını azaltmak için onu böyle bir tüketim meselesi hâline getirmişiz. Konuşarak tüketiyoruz. İlahiyatçılar metinlerin içindeler, hayatın içinden gelmiyorlar. Metin bağımlı düşünüyorlar, işleri ve formasyonları bu. Sonra dönüp hayata baktıkları zaman, bir sürü ayrılık, çelişki ve yanlış görüyorlar ve kızıyorlar. Bu gerilim dolasıyla nur kaybına uğruyorlar. Suratları falan devamlı asık. kavgalı, yer yer çok gaddar konuşmalar yapıyorlar. Hâlbuki merhamet hayatla yüzleşmenin ürünüdür. Merhamet yolunda daima hayatla beraber olmak zorundayız.
Suleyman Seyfi ÖğünKitabı okudu
Reklam
Bugün baskın olanın, görüntülerin hâkim olduğu bir kültür olduğunu düşünmüyorum. Daha şifahi bir kültür var. Görüntüler üzerinden konuşuyoruz. Yani biz sözel / şifahi dönemi yaşıyoruz. Konuşur gibi yazıyoruz. Öyle edebiyatlar daha çok satıyor.Görüntulerle konuşuyoruz Cep telefonu, Facetime'lar nasıl oluyor? Twitter aslında yazılı gibi gözüküyor
Suleyman Seyfi ÖğünKitabı okudu
Kullugun bir yansıması olarak ibadetler kendisine içkin olan bir mahremiyetle anlam kazanır. Bu mahremiyet temelde kulun Allah ile kurduğu ilişkinin sınırlarını çizer. Ancak ibadetlerin medya gösterisinin bir parçası olarak alenileştirilmesi, özellikle belirli ibadet biçimlerinde bu mahremiyet mantığının bir nebze kırılmaya uğraması anlamına gelir. Gösteri göşterişe dönüşür. Gösteriş ise ibadet alanına başkasının bakışını/dahlini davet etmek suretiyle kişi ile İlah arasındaki mahrem sınırların aşınması anlamına gelir. Modern görsel kültürün göz merkezci, gösteriyi önceleyen ve gözetim yönelimli yapısının din diline etkisini örnekleyen ve daha da çeşitlendirilebilecek tüm bu yorumlarda ortaya çıktığı üzere, medyatik süreçler dinî olanı kültürel kodlar ve iletişimin teknik olanaklarıyla belli popüler formlarda alenileştirmektedir.
Metin EkenKitabı okudu
İbadetlerin alenileştirilmesi mahremiyeti zedeliyor Modern görsel kültürde din diline doğrudan etki eden gösteri ve gözetim süreçleri bakimindan üzerinde durulması gereken bir diğer husus mahremiyettin Mahremiyet özellikle dijitalleşen iletişim ortamlarının önemli ölçüde yaygınlaştığı günümüzde yeni sorgulamaların konusu hâline gelmiştir. Bu sorgulamaların ana temaşı ise mahremiyetin günümüzde önemli ölçüde dönüşmesi, akışkanlaşması, silikleşmesi ve yepyeni bir mahremiyet anlayışının ortaya çıkmasıdır. Bu anlayışı ortaya çıkaran temel hususlardan biri, yeni medya kullanıcılarının kendi kişisel bilgilerini yine kendi istekleriyle herkesin ulaşabileceği sosyal medya ortamlarında paylaşmasıdır'. Bu durumun kendine dinî bir kimlik atfeden birey ve gruplar için de geçerli olduğu ifade edilebilir. Örnegin yaşamın neredeyse tüm yönlerinin kamuya açık olması pek çok dinî anlayış için mahremiyet problemi olarak karşımıza çıkar. Ancak özellikle kendini yayınla mantığının en etkin örneklerinden biri olan YouTube ve diğer sosyal medya mecralarında, dinî kimliğe referansı ön plana çıkan pek çok bireyin hayatının neredeyse tüm alanlarını alenileştirmesi yaygın bir durum hâline gelmiştir.
Metin EkenKitabı okudu
Medya, modernliğin göz merkezci, görünürlüğü, ifşayı, teşhiri önceleyen kültürel süreçlerinin önemli bir ürünü olarak kabul edilebilir. Medyatik üretim mantığı ve bunun sonucunda ortaya çıkan kültürel ürünler bunun apaçık göstergesidir. Medyanın kültürel mantığı ve bu doğrultudaki medya gösterisi bakımından vurgulanması gereken ve din diline doğrudan etki eden hususların başında eğlence gelir. Eğlence, medyanın diğer işlevleri arasında öne çıkan en temel işlevi olarak belirginleşir. Ancak burada bir hususa dikkat çekmek gerekir. Ünlü medya eleştirmeni Neil Postman'ın da ifadesiyle, medyanın bize eğlendirici temalar sunmasından ziyade bütün temaları eğlence olarak sunma eğilimine ve bu doğrultuda eğlencenin her türlü medyatik söylemin bir üst ideolojisi olarak işlev görmesine ayrı bir önem atfedilmelidir. Çünkü medya eğlendirici olmaktan öte eğlenmeyi her türlü deneyimimizin temsilinin doğal bir çerçevesi hâline getirme potansiyeline sahiptir. Dünyanın pek çok ülkesinde dinî içerikli televizyon programlarının reyting kaygısıyla popüler bir eğlence formatında sunulduğuna dair pek çok örneğe rastlamak mümkündür. Yine sosyal medya ortamlarında diğer popüler örneklerine benzer şekilde eğlendirici bir biçimde sunulan dinî içerikler önemli ölçüde yaygınlaşmaktadır. Buradaki temel problem dinî içeriklerin eğlendirici bir formatta sunulmasından ziyade eğlencenin neredeyse her türden dinî içeriğin önemli bir unsuru hâline getirilmesidir. Eğlence bu kurguda izlenme, beğeni ya da takipçi kazanmak gibi sosyal medya için varoluşsal problemlerin aşılmasında bir imkân olarak değerlendirilmektedir.
Metin EkenKitabı okudu
Reklam
Bu televizyonla mı alakalı? Bireyler neden kendilerini geliştirmiyor da televizyondan öğrenmek istiyorlar? Yine aslında insanların ne istediğiyle ilgili. Bir insanın ontolojik dertleri varsa, "Ben neden yaşıyorum, bu dünyaya neden geldim. ne yapıyorum?" gibi soruları soruyorsa zaten bunun peşinde koşmuyor. Bunları doğru anlamaya yönelik okumalar yapıyor, başka şeylerin peşine düşüyor. Yüzeysel dindarlık sadece vicdan rahatlatmaya dönük bir dindarlık. Bunlar yapılması gerekenler ve ben bu kurallara uydum diye düşünüyor. Bunları yaparsam cennete, yapmazsam cehenneme gideceğim diye izliyor. Hiçbir programda ontolojik sorunlar konuşulmuyor. Araştırmalara baktığımızda da liseyi imam hatipte okumuş, ilahiyat okumuş. ailesinden dinîeğitimler almış, dinî hassasiyetlere sahip kişilerin bu hocalara rağbet etmediklerini ve onları güvenilir bulmadıklarını görüyoruz. Yapılan RTUK araştırmalarında da Çıkan sonuçlar böyle. Televizyon vaizlerinin hitap ettiği kitle, televizyonun hitap ettiği kitle. Din o sektörün, o pazarın metası. Metalaştırmak dini mahiyetinden kopariyor.
İnsanlar artık dinî bilgiyi kitaplardan, mahallesindeki hocadan ya da Diyanet'ten almayıp, televizyonu açıp ona bir telefonla ulaşıyor. Dinî bilginin bu kadar hızlı ve kolay ulaşılabilir olması o derinliği yok ediyor. Dinin yüzeyde kalması en büyük tehlike ve topluma büyük zarar. Dinî bilgi magazinIeşiyor, ticarileşiyor, enformasyona dönüşüyor, bilgi yerine bilgi veren kutsallaşıyor, farklı görüşler kafa karışıklığı yaratıyor, gösterişçi dindarlık artıyor. Yani dinin hakikati insanlara ulaştırma hedefi medyanın ticari kaygısı ile çatışıyor.
Anadolu'daki bir teyzeyi toplumsal meselelerden çok, orucunu neyin bozacağı ilgilendiriyor. -Burada şunu görmek lazım, acaba Islam bunu mu istiyor? Yani isteneni ver mi diyor, yoksa başka bir yaşam biçimi mi sunuyor? Sen televizyondan bunu anlatıyorsun, sadece lokal yaralara çözüm olabiliyorsun ama İslam'ın istediği bu değil. İslam’ın istediği başka bir zihin, başka bir yaşam biçimi ve ideal insan aslında. İnsan-ı kâmil dediğimiz o yolda insanın ilerleyişi. Tebliğ metodu da böyle ilerliyor. Efendimiz döneminde de kimse gelip bir soru sorup ayrılmıyor. Çünkü hayatımız birkaç sorunun cevabından ibaret değil. Efendimizin dizinin dibinde sahabeler yetişiyor. Bedevilerle olan iletişimi de var hadislerde Efendimizin. Müslüman olmuş, "Ben ne yapayım?" diye soruyor, "Sen namazını kıl, orucunu tut, annene iyi davran" diye de cevaplar alıyor. Böyle bir yaklaşım da var tabii. Aslında herkesin kendi potansiyeline göre bir tebliğ metodu var. Ama Islam "Senin potansiyelin bu, burada kal" demiyor. O potansiyeli geliştirmek üzere bir metodu var. Fakat televizyon vaizliğinde biz bunu göremiyoruz, orada sadece sorulan sorulara cevap veriliyor ve kişi orada bırakılıyor. Programlarda görmüşsünüzdür. programa telefonla bağlandığı için heyecandan konuşamayan insanlar var. Vaiz oradaki cevabın ya da anlatılanın önüne geçiyor. Neil Postman'ın bunu Tanrı'nın değil, vaizin putlaştirılması ve vaizlerin mesajın önüne geçiyor olması diye ifade ettiği güzel bir yaklaşımı vardır.
Medyanın dili popüler bir dil ve bu içgüdülerden besleniyor. Dinin anlamını basitleştiriyor, geriye sadece semboller kalıyor. Semboller, ilmihal bilgisi ve dinî ritüeller üzerinden din anlatılmaya başlanıyor. Ekranda anlatılan din aslında bireysel bir dindarlık. Yani insanlar "Ben şunu giyersem, tırnağımı böyle kesersem günah olur mu? Kaynanam bana şunu yaptı, ben ona şunu dedim, günah olur mu’?" gibi sorular soracak, cevaplayacaksınız, ya ilmihal bilgileri vereceksiniz ya da metafiziksel konular üzerinden ilerleyeceksiniz. Yani büyü, cin, melekler, ahiret vs. Bu gibi bilinmeyen alanlarla da dikkat çekebilirsiniz. Bu programlara bakın; faizin, toplumsal konuların ya da siyasetle ilgili bir şeyin hiç konuşulmadığını görürsünüz. Islam bir bütün aslında, hayatın her alanıyla ilgili bir mesajı var. Fakat biz ekranlarda bireysel dindarlığı görüyoruz. Diğer konular konuşulmuyor çünkü onlar konuşulmaya başlandığında size büyük sorumluluk yükler.Bu sorumluluğun altına da kimse girmek istemiyor.
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.