Aşk bir ruh kangreni; o kadar çabuk ilerliyor ki. Daha şimdiden ne haldeyim. Zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, sizinle ölçüyorum: Onu gördüm, görmedim, göreceğim, görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek...
Artık yaşayacak, çalışacak, hayatı sevecek ve ona dua edecekti. Bir insanı yeniden hayata kavuşturmak! Bunun yanında bir doktorun umutsuz bir hastayı kurtarması kaç para ederdi?
İçinde, hiç uyanmadan kalmış, biraz kurcalanmış fakat hiçbiri sonuna kadar işlenmemiş birçok yetenek olduğunu acı acı seziyordu. İçi yanarak anlıyordu ki onda gömülü kalmış iyi ve güzel bir şeyler vardı; belki çoktan ölmüş ya da bir dağın derinliklerindeki altın gibi saklı kalmış olan bu hazine çoktan meydana çıkmış olmalıydı. Ama öyle derinlerde kalmış, üzerine öyle pislikler yığılmıştı ki...
Oblomov içini çekti :
-Ah bu hayat , dedi
-Nesi varmış bu hayatın ?
-İnsana rahat vermiyor , başını derde sokuyor .
Ne olur şöyle yatıp uyuyabilsem ...