Türkmenler

Oğuzlar

Faruk Sümer

En Eski Oğuzlar Sözleri ve Alıntıları

En Eski Oğuzlar sözleri ve alıntılarını, en eski Oğuzlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tuğrul Beğ'in çocuğu olmamıştı. Bundan dolayı vasiyeti üzerine veziri, ağabeyinin oğullarından Süleyman'ı hükümdar ilan etmiş ise de, kumandanlar ve askerlerin isteği üzerine ağabeyinin diğer oğlu, Horasan hükümdarı Alp-Arslan ona halef olmuştur. Fakat Gird-Kuh kalesinde bulunan ArslanYabgu'nun oğlu Kutulmuş, başına Türkmenler'i toplayarak (sayılarının 50000 olduğu söyleniyor) onun karşısına çıkmıştı. Yapılan savaşta Kutulmuş yenildi ve savaş meydanına yakın bir yerde ölü bulundu. Alp-Arslan, tutsak alınan Kutulmuş'un kardeşi Resûl Tigin ve oğlu Mansür ile Türkmen beylerini öldürtmek istedi ise de vezir Nizâm ul-Mülk buna engel oldu. Fakat Alp-Arslan, Kutulmuş'un ölümüne ağlamış ve yas tutmaktan da kendini alamamıştı. Alp-Arslan ile Tuğrul ve Çağrı beylerin devletleri bir idare altında birleşti ve Selçuklu devleti kuvvetli bir imparatorluk halini aldı. Alp-Arslan amcasının evlendiği Abbasî seyyidesini armağanlar ile birlikte Bağdad'a gönderdi. Onun bu seyyide ile evlenmemesinin ve kendisinden sonra gelen Selçuklu hükümdarlarının da hâlifelerden kız istememelerinin bir sebebi olmalıdır. Bu sebeb de Tuğrul Beğ'in izdivaçtan 6-7 ay gibi kısa bir zaman sonra ölmesinden, hâlifelerden baskı ile "kız almanın uğurlu olmadığı" şeklinde kuvvetli bir inanışın meydana gelmesi ile ilgili olmalıdır.
Sayfa 122 - Türk Dünyası Araştırma Vakfı, 5.Baskı (1999)Kitabı okudu
Oğuzlar kendi adlarını uzun bir zaman unutmamışlar ve Türkmen adını da benimsemişlerdir. Xlll yüzyıldan itibaren Oğuzlar'a artık her yerde Türkmen denilmiştir.
Sayfa 127 - Türk Dünyası Araştırma Vakfı, 5.Baskı (1999)Kitabı okudu
Reklam
Türk göçebe unsuru, yani Türkmenler bilhassa uçlarda oturuyorlardı. Oralarda akıncı ve muhafız kuvveti olarak vazife gördükleri gibi, düşman topraklarında yurd tutmak suretiyle fetihleri kolaylaştırıyorlar ve çok defa kendileri de fetihlerde bulunuyorlardı. Bizans ucunda yaşayan Uç-Türkmenleri'nin Bizans'a karşı yaptıkları başarılı savaşlar ile ünlerini her tarafa yaymışlardır. Xlll. yüzyılda Horasan'da Diyar-ı Rûm (Anadolu) denilince akla Ankara-Konya arasında yaşayan Türkmenler geliyordu. Moğol istilâsı üzerine çok sayıda gelen yeni unsurlar ile kuvvetlenen Uç-Türkmenleri kendi başlarına, Selçuklu devletinin yeniden zapt edemediği, Batı-Anadolu ve Marmara bölgelerini açarak buralarda yerleştiler.
Sayfa 158 - Türk Dünyası Araştırma Vakfı, 5.Baskı (1999)Kitabı okudu
Moğol istilâsının en mühim sonuçlarından biri de Orta Asya Türk etnoğrafyasını değiştirmiş olmasıdır. Uygur, Karluk, Kıpçak ve diğer bazı Türk kavimleri, bu istilâ neticesinde çözülerek geniş ölçüde kavmî hürriyetlerini kaybettiler. Bunlar ile Moğol oymakların birleşmesinden yeni kavimler meydana geldi ki, bunların dili Türk ve siyasî mâzileri Moğol idi. Meşhur Timur bunun tam bir örneğidir. Böylece bugün Orta-Asya'daki Özbek, Kazak, Kara-Kalpak, Doğu Türkistan Türkleri, bu karışma ve kaynaşmadan meydana gelmiş yeni kavimlerdir. Yüz şekilleri ve dilleri Kırgızlar'ın Moğollar ile karışmış olduklarını gösteriyor.
Sayfa 161 - Türk Dünyası Araştırma Vakfı, 5.Baskı (1999)Kitabı okudu
Safevî devletini kuran unsur tamamen Türk'dür. Bu unsurun ezici çoğunluğunu da Anadolu'lu göçebe ve köylü Türkler meydana getiriyor.
Sayfa 174 - Türk Dünyası Araştırma Vakfı, 5.Baskı (1999)Kitabı okudu
Safevî devleti kurucusu Şah İsmail, 1524 yılında vefat etti. Çok cesur ve yaman bir savaşçı idi; ana dili türkçe idi. Kendisi farsça'dan daha çok türkçe şiirler yazmıştır. Esasen Safevî devletinin ordusunda ve sarayında konuşulan mutad dilin türkçe olduğunu biliyoruz; farsça daha çok yazı dili olarak kullanılıyordu. Hiç şüphe yoktur ki, Safevîler'in sarayı en az Selçuklular'ınki kadar Türk idi.
Sayfa 175 - Türk Dünyası Araştırma Vakfı, 5.Baskı (1999)Kitabı okudu
Reklam
310 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.