Okuyabilmek tamamen yeni bir duygu edinmek gibiydi. Artık kimi şeyler yalnızca gözlerimin görebildiği, kulaklarımın duyabildiği, dilimin tadabildiği, burnumun koklayabildiği, parmaklarımın hissedebildiğiyle sınırlı değildi. Bedenimin, anlamını çözebildiği, seslendirebildiği, okuyabildiği şeylerdi.