Ormancı Yarmola’nın, cadı Manuyliha hakkında anlattığı hikâyeden etkilenen İvan Timofeyeviç onunla tanışmak ister. Orman yolunda kaybolmuş bir şekilde dolaşırken önüne Manuyliha’nın tavuk bacaklı kulübesi çıkar ve Manuyliha onu göndermek istediği sırada torunu Olesya çıka gelir. İvan, Olesya’yı ilk gördüğü an etkilenir ve sonraki günlerde sık sık kulübelerini ziyarete gider. Olesya, İvan’ı gördüğü gün fal için kart açar ve gördükleri karşısında dehşete düşer. Olesya, İvan’ın sonunun nasıl olduğunu ona anlatmasına rağmen aralarındaki aşka karşı gelemezler ve kendilerini felaketler silsilesinin içinde bulurlar.
Arka kapak yazısında Nabokov’un “Aleksandr Kuprin, Rusya’nın Kipling’idir.” cümlesi, bu kitabı okumama vesile oldu ve iyi ki okumuşum. Anlaşılır ve basit karakter seçimleri ile Rus edebiyatına giriş yapmak için okunabilecek en iyi eserlerden biri. Oldukça akıcı ve sade bir dille yazılmış. Çıtır çerez bir kitap okumak isterseniz kesinlikle bu kitabı tercih edin.
❦
