Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi kitaplarını, Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi sözleri ve alıntılarını, Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi yazarlarını, Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güzide Sabri'nin eşi tarafından yazmayı kısıtlandığı bir dönemde yazdığı, en çok ses getiren romanı "Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi"
Fikret 'in kızı Nedret'e yazdığı mektuplardan oluşan eser; yasak aşk,hastalık ve toplumun değer yargıları etrafında şekillenmiş.Diğer yasak aşk hikayelerinden farklı olarak aşkı uğruna gemileri yakan değil yuva yıkmamak,ihanet etmemek adına direnen bir kadın karakterle karşılaşıyoruz.
Güzide Sabri'nin bu kitaba zeyl(ekleme) olarak Nedret'i yazması "Nedret annesinin kaderini yaşayacak mı?" sorusunu akıllara getiriyor.
Yaşamak için çalışmak, didinmek... Hayvanlar bile buna tâbi. Ne kadar yorucu ve fakat ne uslanılmaz bir çalışma! Neticesi hüsranla bitecek bir hayat için!
Şu anda yanımda o bulunsa, diyordum. Fakat her türlü vicdani mesuliyetten uzak, bizi birbirimizden ayıran mânilerden uzak. Her ikimiz de mevcudiyetimize sahip bulunmak şartıyla. Şurada ay ışıklarıyla henüz aydınlanmayan sahilin bir köşesine çekilip rüzgârın ürpertili temaslarıyla inleyen çamların iniltilerini dinleseydik. Ben ona bütün çektiklerimi, bütün duygularımı, kalbimin gizli bir köşesinde kalıp henüz itiraf edilemeyen dertlerimi, acılarımı dökseydim. O ise, bu, teselliden mahrum, tedaviye muhtaç aşkın şikâyetlerini, iniltilerini sessizce dinleseydi. Sonra bir sandal, denizin uçsuz bucaksız boşluğu içinde bizi uzaklara, hiçbir felaketin uzanamayacağı tenha bir yere bıraksaydı.
Şu anda yanımda o bulunsa, diyordum. Fakat her türlü vicdani mesuliyetten uzak, bizi birbirimizden ayıran mânilerden uzak. Her ikimiz de mevcudiyetimize sahip bulunmak şartıyla. Şurada ay ışıklarıyla henüz aydınlanmayan sahilin bir köşesine çekilip rüzgârın ürpertili temaslarıyla inleyen çamların iniltilerini dinleseydik. Ben ona bütün çektiklerimi, bütün duygularımı, kalbimin gizli bir köşesinde kalıp henüz itiraf edilemeyen dertlerimi, acılarımı dökseydim. O ise, bu, teselliden mahrum, tedaviye muhtaç aşkın şikâyetlerini, iniltilerini sessizce dinleseydi. Sonra bir sandal, denizin uçsuz bucaksız boşluğu içinde bizi uzaklara, hiçbir felaketin uzanamayacağı tenha bir yere bıraksaydı.