“Ölmem gerek. Hazırım da buna”
Klasikleri pek çok pek çok severim ama “Ölü Canlar” maalesef beni hayal kırıklığına uğrattı. İsminden de anlaşılacağı üzere kitabın sonuna kadar ölü avladık Klasiklerde genelde olan aşk, meşk, entrika olayları da olmayınca pek akmadı. Gogol’un sürekli okurla sohbet etmesi ise kitabı ayakta tutan tek taraftı bence. Kurgu gerçekten bi yerden sonraa “aaa yeter ama” dedirtti. 2. Kısım da eksik sayfalardan oluşunca okuma hızım epey düştü.
Kitabın başında yer alan “ Yazardan Okura” kısmında; Gogol’un kitabının her kesim insan tarafından eleştirilmesini istemesi ve okura bu geri dönüşler için açık adresini vermesine daha önce okuduğum hiçbir yazarda şahit olmamıştım.
“İkinci Ciltten Önce” kısmı ise 2 sayfa olmasına rağmen kitapta aklımda kalacak olan ve en çok etkilendiğim bölüm oldu. Bu kısımda yazarın, Manik Depresif Psikoz rahatsızlığı nedeni yaşadığı sorunlardan , geçirdiği ağır krizlerden , bunların sonucunda hayatının nasıl etkilendiğinden, uygulanmaya çalışılan akıl almaz tedavi yöntemlerinden bahsediliyor. Geçirdiği bir kriz sonrasında ıslak çarşaflara sarılıp tedavi edilmeye çalışıldığı bile olmuş.
Geçirdiği büyük bir kriz sonunda 10 yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı Ölü Canlar’ın 2 kısmına ait bütün el yazmasını ateşe atmış. Yanıp giden romanı ile yaşamı da yavaş yavaş yok olmuş. (Kitabın 2. Kısmı kurtarılan sayfalardan oluşuyor) Son günlerini kendini aç bırakarak öldürmüştür.