Ölü Canlar

Nikolay Gogol

Ölü Canlar Gönderileri

Ölü Canlar kitaplarını, Ölü Canlar sözleri ve alıntılarını, Ölü Canlar yazarlarını, Ölü Canlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Can ölüp gitmiş, senden canlıymış gibi vergisini isterler...
479 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
GOGOL'UN PALTOSU
Bir söz vardı, hepimiz gogol'un paltosundan çıktık, diye. Gerçekten kitabını okuduğum da anladığım o zor cümlelerin, tek bir çember etrafında öyle nizami bir duruşla okuru selamlamalarını, Üstünkörü bir ütopyayı bile bize öylesine gerçek bir olay hissiyatı verdirmeyi başaran, kusursuz bir olay kurgusu ve anlatım becerisini bizlere açık bir şekilde gösteren bir Eserin, kısa bir incelemesini sizlere aktarmak isterim. Gogol'un ölü canlar eserinde bütün hisleri güçlü bir şekilde hissetmek ve insanın yeri geldiğinde ne kadar küstah ve acımasız bir canlıya dönüşebileceğini, açgözlülük belirtilerinin ne gibi küstahca olaylar yaratabileceğini Rus insanlarının yeri geldiğinde her bir insan gibi ne kadar zeki ve sinsi insanlar olabileceğini, Gogol'un bir noktası da toplumsal olayların ve bunun yaratabileceği kişilikler ve statülerin, şehir veya bir ortam açısından ne gibi kaoslara dönüşebileceğini, insanların komün yapıdan ziyade aslında bireysel varlıklar olduklarını ve bireysellik bozuldukça, toplumsal yapının da sarsıldığını kitap üzerinden birçok duygu ile bizlere nüfuz ettirmeyi başarmış. Ütopik anlamda gerçekten olay örgüsü ve olayların sıralanışı düşünüldüğünde muazzam bir eser. Ben genel mânâ da incelemelerimde fazlaca kitap içeriği hakkında derine inmeyi absürt buluyorum. Sadece kitabın konu ve oluşu bakımından nicel yorumlar yapmayı seviyorum. Bu Yüzdendir, incelememi kısa tutuyorum. Okumak isteyen her Rus edebiyatı hayranıns şiddetle tavsiyemdir.
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202224bin okunma
Reklam
Karşısında uzun uzun dikilirsen neşeli bir şey kederli görünür gözüne, aklına neler neler gelir...Gülüşümüz bütünüyle silinmese de yüzümüzden değişiverir, yeni bir ışıkla aydınlanır bakışlarımız...
Az mıdır şu dünyada kimseciklere tek bir yararı dokunmadan, tek bir yararlı iş yapmadan aylak aylak yaşayıp giden insan?
Herkesin bir düşkünlüğü vardır: Kimi tazılara düşkündür, kimi müthiş bir müziksever olduğunu, müziği bütün derinliğiyle hissettiğini düşünür, bir üçüncüsü yaman bir yemek düşkünüdür, dördüncüsü kendisine verilmiş rolün bir üstünde bir rolü oynamanın sevdasındadır, beşinci biri daha alçakgönüllüce bir hevesin ardındadır: Yatıp kalkıp bir hassa yaveriyle anacaddede bir iki tur atmanın ve dostlara, tanıdıklara, hatta tanımadıklara caka satmanın hayalini kurar durur. Altıncısına öyle bir el bağışlanmıştır ki kağıt destesinde kupa birlisinin ya da ikilisinin ucuna bir işaret atmak için olağanüstü bir tutkuyla kıvranır durur, yedinci biri ise bir yerleri düzene sokmaya, menzil amirine ya da arabacılara usulca sokulmaya çalışır. Sözün özü, herkes kendince bir şeylere yönelmiştir. Ama Manilov'da böyle bir şey yoktu. Evinde pek az konuşur, daha çok derin düşüncelere dalardı; ama ne düşünürdü, bunun burasını yine yalnızca Tanrı bilirdi.
Rus insanı böyledir işte: Rütbesi kendinden yukarıda olan biri hakkında bilgi sahibi olmayı pek sever; bir kont ya da prensle yalnızca şapkalar çıkarılarak selamlaşma düzeyindeki bir tanışıklık bile, birtakım yakın dostluklardan üstün tutulur.
Reklam
1.000 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.