Walter ile Brunhilde tutkulu bir aşk yaşarlar. Fakat Brunhilde bir süre sonra ölür. Hayatının aşkıyla arasına ölüm giren Walter, perişan bir halde neredeyse gece gündüz sevdiğinin mezarı başında yas tutmakta, onu anmaktadır. Aradan biraz zaman geçince başka bir kadınla evlenir, iki tane de çocuğu olur. Fakat hala kalbine gömdüğü biricik aşkını unutamamıştır. Her gün mezarını ziyaret etmeye devam etmektedir. Günlerden bir gün, yine böyle bir ziyaret esnasında yaşlı bir adamla karşılaşır. Adam bir büyücüdür ve Walter büyücüden Brunhilde'yi geri getirmesini, onu hayata döndürmesini ister. İsteği kabul edilir. Artık bundan sonra onun bu isteği hem en büyük mutluluğu, hem de en büyük sınavı olacaktır...
Ölüleri Uyandırmayın, gotik-romantik bir vampir hikayesi. Salt bir vampir anlatısı yok; alt metinlerle örülü, aslında basit olmayan bir hikaye anlatısı hakim. Kitap 50 sayfa olmasına rağmen "insanın ölüm karşısındaki çaresizliği", "bencillik", "sevgiye duyulan özlem" ve "kişinin bireysel çıkarları uğruna neler yapabileceği" gibi temaları 50 sayfalık bir hikayeye sığdırıp bunu okura akıcı bir üslupla, düzenli bir kurguyla aktarabildiği için son derece başarılı bir novella.