Ölümün Anlamı Gönderileri
Ölümün Anlamı kitaplarını, Ölümün Anlamı sözleri ve alıntılarını, Ölümün Anlamı yazarlarını, Ölümün Anlamı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birey için ölümsüzlüğü istemek aslında bir hatanın ilelebet sürüp gitmesini istemekle aynı şeydir.
Böceğin bir kavuğu, bir deliği veya bir yuvayı hazırlarken, baharda çıkacak larvalar için yiyecekle birlikte buraya yumurtalarını bırakırken gösterdiği dikkat ve ihtimam ve ardından sükunet içinde ölüşü insanın ertesi sabah için giyeceklerini ve kahvaltısını hazır hale getirirken gösterdiği özene ve ardından sükunet içinde yatağına gitmesine benzer.
Sayfa 74Kitabı okudu
"Bir insan daha doğduğunda ölmek için yeterince yaşlıdır."
Sayfa 28 - Say yayıncılık
Bir insan daha doğduğunda ölmek için yeterince yaşlıdır.
Sayfa 28Kitabı okudu
…karakterin yani iradenin babadan miras kaldığını, buna mukabil zihnin anneden geldiğini bir kez daha hatırlar da bunun yardımıyla düşünecek olursak o zaman bunun, bireysel insan iradesinin doğumla anneden elde edilen zihni ölümle kendisinden ayırdığı ve dünyanın mutlak mana da zorunlu gidişatının kılavuzluğu altında şimdi değişmiş ve onunla ahenktar hale gelmiş tabiatıyla uyumlu yeni bir zihin elde ettiği yolundaki görüşümüzle pek iyi bağdaştığını görürüz.
Zihin beyin sinir sisteminin işlevidir; fakat bu tıpkı vücudun geri kalanı gibi iradenin nesnelliğidir.
Bizatihi varlığımızı oluşturan irade basit bir tabiata sahiptir; o bilmez sadece ister.
Nasıl ki varoluşa bütünüyle aldatıcı maddi-hissi zevk eğilimiyle ayartılıyorsak hayata da kesinlikle bir o kadar aldatıcı olan ölüm korkusuyla sımsıkı tutunuyoruz.
' Olmadığını olması da gerekli olacaktır.;))
Dolayısıyla insan için mesut bir hal yahut durum aranıyorsa eğer, insanın "daha iyi bir dünya"ya taşınması buna hiçbir surette yetmeyecektir; tam tersine insanın kendisinde meydana gelecek temel bir değişim, dolayısıyla olduğunu artık olmaması, bilakis
' Olmadığını olması da gerekli olacaktır.
Birey için ölümsüzlüğü istemek aslında bir hatanın ilelebet sürüp gitmesini istemekle aynı şeydir.
Biz ne kadar dünyanın içindeysek dünya da bizim o kadar içimizdedir.
Her canlıda ne akıl sır ermez sır barınır!
Yok olmaz tabiatının derin idrakinden aynı zamanda nefs itimadı ve gönül huzuru ortaya çıkar; bunların sayesinde her canlı
ve hatta her insan teki kendilerini her an yok edebilecek bir yığın değişim ve tehlikenin ortasında tasasız kaygısız dolaşıyor, daha da önemlisi ölüme doğru yürüyor.
Kuşkusuz hayatın ve ölümün üstüne oynanandan daha büyük bir kumar bilmeyiz.
Her ne kadar her şeyden çok korkuluyorsa da ölüm gerçekten bir bela yahut felaket olamaz, hatta çoğu zaman iyi ve arzu edilen bir şey, bir dost olarak görünür.
Hayatları veya çabalan için üstesinden den gelinmez engellerle karşılaşan, şifasız hastalıktan veya tesellisiz kederden mustarip herkes tabiatın rahmine geri dönüşü çoğu zaman kendilerine tabii bir çıkış yolu olarak açılan son çare görürler.