Bu eser sayesinde, tarihe geçmiş bir savaşı bir de karşı tarafın gözünden izleme fırsatı buluyorsunuz.
Savaşlara her zaman hümanizmin penceresinden bakmaya çalışmışımdır. Birileri çıkarları için, emperyalizm ateşleri yakıyor. Sonucunda ise ateşi yakan el değil de hayatlarının baharında körpecik gençler tutuşuyor, o ateş en sonunda ailelerinin ocaklarına düşüyor...
"Hayatlarının baharında, en parlak zamanlarında hayatlarını öylece veriyorlardı..." diyor günlüğün sahibi John Monaghan.
Bizde ise bunu şöyle dile getirmiş İhsan Ozanoğlu: "Kimimiz nişanlı kimimiz evli off gençliğim eyvah!"
İşte iki taraftan da dile getirilmiş bu sözler ne demek istediğimi anlatıyor.
Ama en nihayetinde her milli şuura sahip Türk evladı gibi burada da hümanizmi bir kenarı bırakarak,topraklarını savunurken hayatını kaybeden binlerce şehidimize yas tutuyorsunuz. Allah hepsinin mekanını cennet eylesin.
Tüm bunlardan bağımsız olarak kitap hakkında olumsuz bazı düşüncelerim var. Yazar, Elinde "günlük" gibi değerli birincil el kaynak varken, bu günlüğü sadece çevrip bırakmayı tercih etmiş. Oysa böylesine önemli bir belgenin altına tarihi bilgiler içeren parantezler açılabilirdi diye düşünüyorum. Ve ve ayrıca kitaplarda genel olarak en çok muzdarip olduğum konu ise yine ve yeniden yazım yanlışları :) o kadar fazlalar ki sevgili editööör sevgili editör diyorum:))
İncelemeyi yazardan bir cümle ile sonlandırmak istiyorum:
"21 Ağustos 1915'te hayata gözlerini yuman John Monaghan, Gazi Mustafa Kemal'in ifade ettiği gibi artık Türk topraklarının bir evladı olarak Çanakkale'de yatmaktadır."
Ruhları şad olsun.