Evlatlarından birinin kaybolması ile hayatlarının dönüm noktasını yaşayan bir aile... Kopan bağlar... Sürüklenilen ve yaşanmak zorunda olan hayatlar...
16 yıl sonra aynı semtte kaybolduktan sonra cesedi bulunan küçük bir kız ve kurban gittiği pedofili...
İki çocuğun kayboluşu ile tüyleri ürpertmesi yetmiyormuş gibi eğildiği diğer konularla da düşünceden düşünceye sevk eden bir kurgu.
Anlatımın heyecanı hep üst noktada bıraktığı bir üslup. Akıcı ve sürükleyici olduğu kadar da yalın bir dil.
İki evladından birini belirsiz bir şekilde kaybeden ailenin farkında olmadan, geride kalan diğer çocuğa yaşattığı olumlu ve olumsuz duyguları, yaşantıları ve seçenekleri tüm çıplaklığı ile okumak beni dehşete düşürdü.
Pedofiliye “ailesinde bulamadığı sevgiyi başkasında bulmak umudu” ile henüz ne olduğunu bile anlayamayacağı bir yaşta gönüllüce kendini veren bir küçük kız çocuğunu okumanın bende oluşturduğu paniği tahmin bile edemezsiniz.
Yaşadığı olumsuz her şeyden kaçıp güveni ve sevgiyi her şeye rağmen yine ailesinde bulmaya çalışan bir kız çocuğunun babasının elinde son nefesini vermesi...
Olaylar açığa çıktıkça tüylerim ürperdi. Dehşetin doruğuna vardığım cümle:
“Babasının kendisini korumasını isterdi, öldürmesini değil.”
Satır araları büyük bir dikkatle okunması gereken, birden fazla ders içeren bir roman. Ebeveynlerin alt anlamları özümseyerek okumasını şiddetle tavsiye ederim.