En Eski On Dakika Otuz Sekiz Saniye kitaplarını, en eski On Dakika Otuz Sekiz Saniye sözleri ve alıntılarını, en eski On Dakika Otuz Sekiz Saniye yazarlarını, en eski On Dakika Otuz Sekiz Saniye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Leyla nereye gittiklerine, neden hâlâ geri dönmediklerine bir türlü akıl erdiremezdi. Ne olmuştu acaba onlara - o hekimle ailesine ve bir zamanlar görkemli ağaçlar olan bütün o müzik enstrümanlarına?
Bir süre önce tanıştığı bir şeyh, kadınların evde oturmalarının daha münasip olduğunu ve dışarı çıkmalarını gerektiren nadir durumlarda da örtünmeleri gerektiğini izah etmişti ona. Başkaları tarafından ellenmiş, mıncıklanmış ve kirletilmiş domatesleri kimse almak istemezdi sonuçta. Kadınlar için de aynı şey geçerli diyordu şeyh. Başörtüsü de onların ambalajıydı, manidar bakışlardan ve sarkıntılıklardan koruyan kalkanlarıydı.
Bilmiyordu ki çocuklar, ergenlikte bedenleri gelişmeye başlayınca değil, seneler boyu hiç sorgulamadıkları ailelerini adeta bir yabancının, başkalarının gözüyle dışarıdan görmeye başladıkları anda ve esas o noktadan sonra, büyürler.
Limonla şekerin tatları eridiyse, hisleri de şekilde birbirine karıştı. Yıllar sonra tekrar tekrar hatırlayacaktı bu günü. Hadiselerin göründüğü gibi olmayabileceğini ilk kez fark ettiği andı bu. Bu dünya zıtlıklar âlemiydi bir bakıma. Ekşi ile tatlının birbirinin içine saklanabilmesi gibi, her akıllı insanın içinde bir delilik kalıntısı vardı ve her deliliğin derinliklerinde de bir aklıselim tohumu ışıldıyordu.