“Eğer bir erkeğin seni sevip sevmediğini bilmek istiyorsan, emin olmanın tek bir yolu vardır,” dedi.
'Öpüşünde saklıdır. . . Tüm hissettikleri, öpüşünde saklıdır.' diye fısıldadı.
Ve gecenin geri kalanı boyunca Hyacinth'in parfümünün kokusunu unutamadı.
Ya da belki de unutamadığı o yumuşak kahkahasıydı.
Ya da belki ikisi de değildi.
Belki unutamadığı genç kızın kendisiydi.
Hyacinth'in umutsuz bir vaka olarak rafa kaldırıldığını
kimse iddia edemezdi, ancak onun da kendi kendine itiraf
ettiği üzere durumu oraya doğru gidiyordu.
Aradan on yıl geçmi§tir ve hiç de utangaç, sıkılgan bir çiçek
olarak tanımlanamayacak kadın kahramanımızla tanışırız.
Sahne, her yıl tekrarlanan Smythe-Smith Müzikali, Bay
Mozart'ın mezarında ters dönmeye başlamasından on dakika önce ...
Genç adam eğilerek kızın kaşlarını öptü. ''Uyank geçecek her anımızı beraber geçirmek zorunda olduğumuzu kimse söylemedi. Ama günün sonunda, hatta gününbüyük bir çoğunluğunda seninkinden daha çok duymak isteyeceğim bir ses, seninkinden daha çok görmek isteyeceğim bir yüz ve seninkinden daha çok keşfetmek isteyeceğim bir zeka yok etrafımda.''