Gerçek şu ki, romanın hakkını vermek için bu sözle başlamam şart! O zaman başlıyorum:)
Gerçek şu ki, Ördekler, Newburyport tam 1000 sayfalık, sanki bir tek cümleden oluşan bir roman. Dört çocuklu bir kadının zihnine giriyor, onunla birlikte oradan oraya, konudan konuya savruluyoruz. Yaşantısını mı okuyoruz, onun düşüncelerinin içinde mi kayboluyoruz, ne desem bilemiyorum.
Hayatımda okuduğum en farklı kitaplarda ilk üçe girer. Sabır istiyor, bu bir gerçek. İlk sayfalarda benim gibi "gerçek şu ki" tekrarına takılıp rahatsız olabilirsiniz ama sonra öyle bir alışıyor ki insan, hatta hoşuna bile gitmeye başlıyor.
Peki neler var bu kitapta derseniz — ah, neler yok ki! Annelik, evlilik, ölümlerle gelen travmalar, çevre krizi, kapitalizm, Trump, kadınlık, gündelik yaşam... Tüm bunlar sayfalarca sürerken, anlatının arasına serpiştirilmiş bir dişi aslanın hikayesi var. Alışık olduğumuz düzende anlatılan bu bölümler, arada dağılan dikkatimizi toplamaya adeta yardım eli uzatıyor.
Lucy Ellmann bana gerçekten sıra dışı, unutulmaz bir okuma deneyimi sundu. Hem yazarı hem de bu zorlu metni başarıyla dilimize kazandıran Mahir Koçak’ı alkışlıyorum. Takdire şayan bir iş çıkarmışlar.