Yaşar Kemal'in hikaye ve anlatıları dışında okuduğum ilk romanı oldu Ortadirek. Dağın Öte Yüzü serisinin ilk kitabı olan Ortadirek'te 50'li yıllarda Çukurova'nın köyünde yaşayan bir köy halkının pamuk toplama zamanı geldiğinde çektiği sıkıntılar ele alınmış. Yaşar Kemal'in halkçılığı gerçekten bambaşka, sağcılık solculuk meselesinden de öte bir duruşu var. Halkı elinde kamerayla belgesele alır gibi anlatması, diyalogların gerçekçiliği, ağız ve şivelerin son derece yerinde kullanılması takdire şayan. Anlatımı kendisine has; hani etrafına küçük çocukları toplayıp masallar anlatan dedeler/nineler vardır ya, kesinlikle bunu hissediyorsunuz okurken. Kendisinin mitolojik unsurlara ve söylencelere, efsanelere verdiği önem üslubuna da yansımış. Anlatımda kullandığı iç konuşma teknikleri benim çok hoşuma gitti. Resmen Nuri Bilge Ceylan filmi izler gibi, karakterler uzağa bakarken, arkada usul bir rüzgar eserken o karakterin iç konuşmalarını dinlemek çok hoştu. Çok daha yüksek puan verebilirdim evet, sadece bu anlatım tarzını takdir etsem de sanıyorum ki edebi anlayışıma uyan bir türü yok. Belki de İstanbul'da doğup büyüdüğüm için ister istemez (ve maalesef) tam olarak ısınamadım bazı şeylere, ama bu kesinlikle Yaşar Kemal'in başarısızlığından ötürü değil. Sanırım ben bu kadar efsanelere ve mitlere ilgi duyan biri değilim, ondan olsa gerek. Dönemin sanat anlayışına, yerelliğe, gerçekçiliğe, ve en önemlisi halkçılığa önem veren Yaşar Kemal'i bir kez daha saygıyla anıyorum.