Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum

Feridun M. Emecen

En Eski Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum Gönderileri

En Eski Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum kitaplarını, en eski Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum yazarlarını, en eski Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Merkezi idarede askeri kesim ve yüksek dereceli idarecilerin desteği de son derece belirleyici idi.
Reklam
XVI. yüzyıl başlarından itibaren Sünniliği bir devlet siyaseti haline getirme eğilimi güçlenen Osmanlılar için doğuda baş gösteren ve Anadolu'nun emniyetini sarsan Safevi Şahı İsmail'in faaliyetleri, bir an önce halledilmesi gereken meseleyi oluşturuyordu. Bu aynı zamanda mezhebi boyutu da öne çıkardı, siyasi-dinî bir çatışma alanına dönüştürüldü. Geniş ölçüde Anadolu'daki Türkmen boylarının vücut verdiği Safevilerin yeni bir siyasi-dinî ideolojiyle ortaya çıkıp, Osmanlı-Sünni idaresine alternatif bir yönetim vaat eden propagandası, Anadolu'daki Türkmen grupları üzerinde, çeşitli sosyal ve ekonomik faktörlerin de etkisiyle çok müessir oldu. 1500'lü yıllardan itibaren Anadolu'yu adeta yangın yerine çeviren görünürde dinî bir mahiyet arzeden karışıklıklar ve hareketlenmeler, Osmanlıların "Şark meselesi'ne öncelik kazandırdığı gibi onların genel dinî temayüllerinde de dikkat çekici bir değişim/ dönüşüme yol açtı. Safevilere karşı dinî zeminde oluşturulan argümanlar bütün ayrıntılarıyla açık ve net şekilde sert ifadelerle ortaya kondu. Yapılacak askeri harekât ise, "mülhid ve zındıklara cihat" olarak ilan edildi, hatta gazadan evlâ görüldü.
Sayfa 24
Nitekim bundan sonraki Osmanlı hedefini, Ümit Burnu'nu dolaşıp Hindistan'a ulaşan, Kızıldeniz, Arap Yarımadası'nı tehdit altında tutan Portekizlilere karşı âciz duruma düşmüş, iktisadi önemi çok büyük, Mısır ve civarına hakim Memlükler teşkil etti. Osmanlılar girişmeyi düşündükleri bu seferin meşru zeminini yine İslâmı her türlü tehditten koruma görevlerine yüklediler. Portekiz tehdidine karşı İslâmın mukaddes yerlerini koruyamayan, halka zulme müsaade eden bir müslüman idarenin ortadan kaldırılması şer'i hukuka uygun bir hareket olarak yorumlandı ve ilan edildi. Böylece girişilen sefer sonucu önce Mercidabık'ta (1516), sonra da Ridaniye'de (1517) yapılan iki savaşla Memlükler tarih sahnesinden silindi.
Sayfa 25
Batıda ise 1593'te başlayan ve on dört yıl süren uzun savaş, sınırlarda çok önemli değişiklikler yapmamak ve 1596'da Haçova'da önemli bir savaş kazanılmış olmakla birlikte Osmanlı askeri teşkilatının teknik yetersizliklerini açık olarak gözler önüne serdi. Osmanlıların karşısında artık daha organize ve güçlü müttefik ordular vardı.
Sayfa 29
Osmanlı tarihinin en dikkat çekici özelliği, adını kurucusundan alan tek bir hanedanın, İslâm dünyasında benzeri bulunmayacak şekilde uzun süre hükümran olmasıdır. Bu tek hanedan yani "Al-i Osman", altı asır boyunca genel kabul gören bir soy olarak tahtta birbirini takip eden 36 ferdiyle üç kıtaya yayılan imparatorluğu bir arada tutan yegâne unsur hâline gelmiştir. Bazı tarihçiler bunun altında yatan en önemli etkenin "tebaanın hanedana olan kat'i bağlılığı" olduğunu belirtirler. Onlara göre tebaa, idareci, asker ve ilmiye sınıfı hep birlikte mevcut padişahı tahttan indirebilir, hatta idam bile edebilir; hanedanın başka bir üyesini tahta çıkarabilir, yahut hanedana mensup olduğunu ileri süren taht iddiacılarını bile zaman zaman destekleyebilir. Ancak Al-i Osman'ın mutlak hâkimiyet ve iktidarını hiçbir zaman tartışıp sorgulamazlar. İmparatorluk tarihi bile hanedan tarihiyle eş anlamlı olarak algılanır. Bu büyük bağlılık ise iki ana kaynaktan beslenir: Biri Orta Asya Türk-Moğol geleneklerine dayanan egemenliğin ilahi güçlerce seçilmiş bir aileye verilme anlayışı, diğeri ise İslâmi siyaset telakkisidir. Bu iki yönlü ilahî teyid çerçevesinde hanedan da kendisini çeşitli ritüellerle tebaasına gösterir ve meşruiyetini ortaya koyacak araçları öne sürer. Osmanlı ailesi mutlak iktidarı paylaşır, iktidarın dağılıp tükenmemesi için hanedan üyelerini sürekli kontrol altında tutar. Bu da devamlılığı sağlayan en önemli faktördür.
Reklam
Çoğu XV. yüzyılın ikinci yarısında hanedanın teşekkülünden 100-150 yıl sonra kaleme alınmış Osmanlı tarihlerinin kendi zamanlarında artık iyice muayyenleşmiş Osmanlı hanedanını alternatifsiz görerek, onun meşruiyetini ve daimiliğini vurgulama ve sergilemeye yönelik gayretlerine rağmen bunlardan elde edilen bilgiler, ilk dönemlerde hanedana rakib olabilecek büyük ve köklü ailelerin varlığını ortaya koymaktadır. Bunlar Osman Bey'in yanında bulunmuşlar ve idarede söz sahibi olmuşlar, çeşitli görevler üstlenmişler, nüfuzlarını uzun süre korumayı da başarmışlardır. Bu kabil ailelerle Ål-i Osman arasındaki kopuşun keskinleşmesinin ilk emareleri I. Bayezid devrinde olmuş gözükmektedir. Ancak hanedanın kendisini tam anlamıyla soyutlaması için II. Mehmed devrini beklemek gerekmektedir.
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.