Mondros'tan İzmir Suikastı Davası'na

Öteki Tarih -2

Ayşe Hür

En Eski Öteki Tarih -2 Gönderileri

En Eski Öteki Tarih -2 kitaplarını, en eski Öteki Tarih -2 sözleri ve alıntılarını, en eski Öteki Tarih -2 yazarlarını, en eski Öteki Tarih -2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
412 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitaptan akılda kalması istenen olay ve durumlar:İttihat ve Terakki liderlerini suikastler sonucu Ermeniler intikam için öldürmüşler: Enver Paşa'yı Türkmenistan da, Rus destekli Ermeniler, Talat Paşa'yı Almanya da ailesini techirde kaybetmiş bir Ermeni, Cemal Paşa'yı İngiliz istihbarat desteği ile yine bir Ermeni öldürmüş. Said Halim Paşa'yı da Roma da yine bir Ermeni öldürmüş. Kitaba göre adalet olmayınca, hakta yerini bulmuş! Ayrıca milli mücadele döneminde yaşanan olaylar, Atatürk'ün karşısında yer alanların bakışı ile anlatılmış. Kitaba göre Atatürk herkesi Türkiye'nin kurtuluşu amacı için kullanmış(Çerkez Ethem, Şeyh Said, Dersimliler vb...) sonrasında da ona itaat etmeyenleri sırası geldikçe imha etmiş. Yazar 2.ağızdan Atatürk'e tek adam hatta sürekli bir biçimde diktatör olarak seslenmiş. Aslında yazar ilk kitabında da bahsettiği gibi olaylara öznel bakmaya gayret etmeye devam etmiş. Nesnel olacaksanız resmi tarih kitaplarını okumaya devam edin demeye getirmiş.
Öteki Tarih -2
Öteki Tarih -2Ayşe Hür · Profil Kitap · 201354 okunma
412 syf.
·
Puan vermedi
Tarihçi Ayşe Hür, şu anda olmasa bile bir 20 yıl öncesi toplumunun, günümüz Türkiye toplumunun da bir kısmının, adeta iman ettiği bir kısım resmi tarih tezlerine oldukça eleştirel bir biçimde yaklaşıyor ve tarihin hakim güç tarafından yazıldığında, ne gibi yanlışlarla doldurulduğunu görünür kılıyor. Resmi söyleme eleştirel yaklaşımı, hayata eleştirel bakılması gerektiğini her fırsatta dile getiren ancak 1930ların resmi söylemlerine uhrevi bir imanla bağlı kalan Kemalistler tarafından, çeşitli bahanelerle eleştiriliyor.
Öteki Tarih -2
Öteki Tarih -2Ayşe Hür · Profil Kitap · 201354 okunma
Reklam
Cumhuriyetçilik, bir topluluğun, ortak işlerini, beşeri davalarını bir musterek cikar perspektifi içinde halletmek üzere bir ortak irade ve eylem üretmesini, böylelikle bir 'kamusal topluluk", bir kamu' niteligi kazanarak yücelmesini özlemektir. Cumhuriyet, ahlaki yanı çok güçlü bir dava’dır - evet, öncelikle bir dava'dır ve pathos/tutku/heyecan yüklüdür. Çok defa bir kuruluş anına dayanmak üzere bir tarihselliği, bir geleneği ve bir kader birliği cemaatini üstün tutar. Ortodoks bir Cumhuriyetçilik, “ortak çıkar” adına belirli insanları/grupları ezip geçme, tarihselliğe/geleneğe/cemaate olan ahdiyle muhafazakârlaşma, politikayı ahlâka indirgeme cinsinden tehlikelerle malüldür. Demokrasi ise, modern tarihsel oluşuyla, daha ziyade hukukî,'soğuk', prosedürel bir anlam taşıyor. Demokrasinin idealleri esas itibariyle bizzat kendisiyle ilgilidir; bunlar, demokratik işleyen bir prosedürün anlamı ve sonuçları hakkında ilke olarak nötr kalırlar.
Dönemin İzmir Valisi Kambur İzzed Bey İstanbul'a gönderdiği raporda, 'ilk kurşunu atanın' bir Yunan askeri olduğunu, dolayı­ sıyla 'katliamın müsebbibinin' Müslümanlar olmadığını yazmıştı. Mıntıka Müf ettişi Yüzbaşı Ziya Bey'in raporunda ilk kurşunu atan kişinin adı belirtilmediği gibi, Hasan Tahsin'in, evinde öldü­ ğüne dair iddialar vardı.
İttihatçı kadrolar Milli Mücadele'nin ilk yıllarında dine karşı pragmatik bir tavır takındılar. Kürtler, Çerkezler, Lazlar gibi Türk olmayan unsurların Türklerle birliği için İslam dinini sonuna ka­ dar kullandılar. Halide Edib ünlü Sultanahmet Mitingi'nde .. Müs­lümanlar, Türkler, Türk ve Müslüman bugün en kara gününü ya­şıyor!" derken, istiklal Marşı'nın güftesinin yazarı Mehmed Akif (Ersoy), halkı düşmana karşı savaşa çağıran vaazlar vermek üzere Anadolu camilerini geziyordu.
Tam o sırada Meclis'te bütçe görüşmeleri başladı. 3 Mart 1924 tarihindeki son oturumda bütçenin lehinde ve aleyhinde görüş­ lerin dinlenmesine geçi ldiğinde işin rengi ortaya çıktı. Urta Mil­ letvekili Şeyh Saffet Ef endi ve 53 arkadaşı tarafından verilen bir önerge ile Halif eliğin hem ülke içinde, hem de dış ilişkilerde iki başlılık yarattığı, Hanedanın yüzyıllardır bir f elaket olduğu ve Türk milletinin yıkımına sebep olduğu, Halif eliğin Türkiye'nin bekası açısından yeni tehlikelere gebe olduğu söylendi ve ilgasmı (kaldırılması) istendi. ironik biçimde, Hali f eliğin kaldı­ rılmasına öncülük etme işi Şeyh Saffet Ef endi ve arkadaşları gibi 'sarıklılara', Halifeliği savunmak ise Zeki Bey ve Halid Bey gibi dini eğitim almamış sivil ve asker iki kişiye düşmüştü.
Reklam
53 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.