Cumhuriyetçilik, bir topluluğun, ortak işlerini, beşeri davalarını bir musterek cikar perspektifi içinde halletmek üzere bir ortak
irade ve eylem üretmesini, böylelikle bir 'kamusal topluluk", bir kamu' niteligi kazanarak yücelmesini özlemektir. Cumhuriyet, ahlaki yanı çok güçlü bir dava’dır - evet, öncelikle bir dava'dır ve
pathos/tutku/heyecan yüklüdür. Çok defa bir kuruluş anına dayanmak üzere bir tarihselliği, bir geleneği ve bir kader birliği cemaatini üstün tutar. Ortodoks bir Cumhuriyetçilik, “ortak çıkar” adına belirli insanları/grupları ezip geçme, tarihselliğe/geleneğe/cemaate olan ahdiyle muhafazakârlaşma, politikayı ahlâka indirgeme cinsinden tehlikelerle malüldür.
Demokrasi ise, modern tarihsel oluşuyla, daha ziyade hukukî,'soğuk', prosedürel bir anlam taşıyor. Demokrasinin idealleri
esas itibariyle bizzat kendisiyle ilgilidir; bunlar, demokratik işleyen bir prosedürün anlamı ve sonuçları hakkında ilke olarak nötr kalırlar.