“Tesiste karşılaştığımız tombul teyze, unuttuğumuz şeyi hatırlamamıza yardımcı olmuştu. Bizim yapmakta iyi olduğumuz, hakkını verebileceğimiz, para kazanabileceğimiz şeyi, Şibong ve ben o anda iyi yaptığımız o şeyin farkına varmıştık. Özür dilemek.”
“Özür dilemeden önce, çocuk bize tek bir tane bozukluk vermişti. Gece boyu harcadığından artakalan son para. Küçücük bir meblağdı. Yine de birinin tüm serveti sayılırdı ve bu bizim için yeterliydi.”
"Biraz sonra Şibong, “Şey hani olur da...” diyerek bir şey söyleyecek oldu.
Tek kelime etmeden suratına baktım.
“İleride bir gün benden özür dilemeye niyetlenirsen...”
“Eee...?”
“Kendinden dile gitsin.”
“Kendimden mi? Senden dileyeceğim özrü?”
Gülümseyerek “Evet” dedi.
“Neden?” diye sordum.
“Çünkü benim adıma sen affetsen de olur ”
“Başımı sallayıp, Aynısı senin için de geçerli dedim.”
Birbirimize bakıp gülüştük."
"Boğazımızı kasabın boğazı gibi görüp sıkabilirsiniz dedikten sonra manavın önünde diz çöküp kolay sıkabilsin diye kafamızı mümkün olduğunca geriye yatırdık. Şibong sol Ben ise sağ elinin tam önündeydik."
"Görevli zile bastı. Müdür bunu bekliyormuş gibi ayağa fırladı. Ben de doğruldum. Müdür arkasını dönüp kapıya yönelmişken tekrar cama yaklaşarak, “Ben senin baban olsaydım...” dedi ve bir an duraksadı. Görevli bizi bekliyordu. “Eğer öyle olsaydım, gelip de oğlumla beraber kalmamıza izin verin gibisinden aptalca bir istekte asla bulunmazdım.”
Çabucak "Neden?" diye sordum.
Görevli sabırsızlanıyordu.
“Neden olacak. Suçunu görmezden geleceksin ki unutabilesin.”
“İleride bir gün benden özür dilemeye niyetlenirsen…”
“Eee?”
“Kendinden dile gitsin.”
“Kendimden mi? Senden dileyeceğim özrü?”
Gülümseyerek “Evet.” dedi.
“Neden?” diye sordum.
“Çünkü benim adıma sen affetsen de olur.”
Başımı sallayıp, “Aynısı senin için de geçerli.” dedim.
Birbirimize bakışıp gülüştük.