En basit anlatımı ile espressonun sıcak su ile yumuşatılması olan americano, rivayete göre ismi 2. Dünya Savaşı sırasında Amerika askerlerinin İtalyanların espressonunu sert bulup içememeleri sebebi ile sıcak su eklenmesini istemeleri sonucu doğmuştur. Italyanların Amerikalılarla dalga geçmek amacı ile koydukları bir isim olduğu söylenir. Sonrasında ise Amerikalılar bunu bir standarda oturtarak tüm dünyada bir içecek olarak kabulünü sağlamışlardır. İki şekilde yapılır; önce espresso sonra sıcak su ya da önce sıcak su sonra sıcak suyun üzerine çekilen espresso ki buna long black de denir. Aslında olması gereken long black denen bu yöntemdir.
Bugün sizlere Pardayanlar serisinin ikinci kitabı olan Pardayanlar Aşk Destanı ile geldim.
İkinci kitapta da birinci kitapta olduğu gibi heyecan hiç bitmiyor.
İlk kitabın sonunda 17 yıllık ayrılıktan sonra François ile Jeanne kavuşmuştu. Fakat maalesef olaylar pek istedikleri gitmiyor.
İkinci kitapta daha çok saray entrikalarını, mezhep kavgalarını ve Protestanlara yapılan korkunç kıyımı okuyoruz.
Maceranın,heyecanın, entrikanın hiç dinmediği bir kitap okumak istiyorsanız şiddetle tavsiyemdir.
Pardayanlar 2Michel Zevaco · Akyüz Yayın Grubu · 2005179 okunma
Son derece sinirli bir yaratılışa sahip olan bu genç adamda düşünme denilen çalışma, kaçınılmaz şekilde, yargılamayı değil, imgelemi işleten bir fenomen biçiminde ortaya çıkıyordu.
Sayfa 347 - Tüm zamanlar, IX.Charles içinKitabı okudu
İsa ve Sokrates acı çektiler. Fakat her ikiside bir inanç uğruna bu acılara dayandılar. Bütün yaptıklarıma bakınca bana onur verecek hicbirşey yok. Kendimi ne İsa ile ne de Sokrates'le karşılaştıramam.
Tapıyordu, hepsi bu. Tapılan varlık tartışılır mı? İncelenir mi? Sadece saçının ve gözlerinin rengi mi bilinir? Gerçekten tapınılan varlık bir bütün, bir sembol olur. Daha sonra, tapınmadan sonra, aşk gelir ve ancak o zaman tapılan nesne incelenir. Tapınma, öz anlamında, tapılan varlığı hiçbir şekilde tanımamaktır. Gördüğün veya tanıdığın zaman, artık seversin, tapınmazsın. Tapınma, zihnin secde etmesi anlamına gelir; secde eden bir zihin görmez. Marillac Kontu, Deodat, bulunmuş çocuk, Alice de Lux'e tapıyordu.
" Bir barınak bulmak lazım!" demişti, yaşlı Pardayan.
Bunu en doğal sesiyle, hiçbir acı hissetmeden, her akşam karanlık öktüğünde " nerede yatacağım?" diye kendi kendine sorarak, yollarda altmış senesini geçirmiş bir adam olarak söylemişti. bu ilgisizliğin içinde, hiçbir zaman emin bir barınağının olmayacağını bilen, yağmurdan korunmak için bir çınar ağacı bulduğunda veya başını koymak için kocaman bir taş bulduğunda, mutlu olan zavallı bir adamın boyun eğişi vardı.
Ya oğlu!.. Ah! Oğlunun zihninde, o devre ait olmayan karmaşık düşünceler vardı.
- Yazık!.. Şehirde bu kadar dikili saray varken, bir barınak arayan zavallı insanlar var!
Babada orta çağın boyun eğişi vardı. Oğulda ise, Rönesans'ın uyanışı...
-Siz gitmek değil ölmek istiyordunuz..
-Evet..
-"Neden?"..
-"Çünkü sizi seviyorum.."
-"Beni mi seviyorsunuz?"
-"Evet.."
-"Ve ölmek istiyorsunuz öyle mi?"
-"Evet.."
-"Beni de mi öldürmek istiyorsunuz,Şövalye?"