Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Peygamberimiz'in Şemaili

Ali Yardım

Peygamberimiz'in Şemaili Gönderileri

Peygamberimiz'in Şemaili kitaplarını, Peygamberimiz'in Şemaili sözleri ve alıntılarını, Peygamberimiz'in Şemaili yazarlarını, Peygamberimiz'in Şemaili yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan, kendisini şekillendirebilmesi için mutlaka bir örneğe muhtaçtır. Kendi kendine şekillenmeye çalışan insanların nasıl bir şekil alacağını, daha doğrusu, bir şekil alıp alamayacağını kestirmek çok zordur. Kuran-ı Kerim’de bu konuyla ilgili ayette şöyle buyrulmaktadır: “Allah’a ve ahiret gününe ümit besleyip de Allah’a çokça zikreden sizler için, Resulullah’da güzel örnekler vardır.” Ahzâb Suresi 21. ayet
Kurumuş, çatlamış, yarılmış bir toprak için yağmur ne ise; korunacak, acınacak ve esirgenecek durumda olan insan toplulukları için de Cenab-ı Peygamber'in gönderiliş sebebi odur.
Reklam
İtaatin bir başka anlamı da söz dinlemek demektir. Dinlemeye layık olan sözleri dinlemek insan olmanın asgari şartıdır. Kuran'da müminlerin inançlarındaki sadakat anlatılırken:'' Onlar işittik ve itaat ettik dediler'' buyrulmuştur. Dinlenip itaat edilecek en güzel sözler ise, Allah ve Rasulü'nün buyruklarıdır.
İtaat, imanın tabii bir sonucudur; iman eden, inandığına itaat de eder.
Kelimler O'nu anlatmakta kifayetsiz, akıllar onu kavramaktan aciz kalır.
Zira Peygamber Efendimiz'in davranışlarına ait vesikalar, hüküm değil delildir.
Reklam
Hazreti Peygamber, ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder ve, haddi tecavüz etmediği müddetçe, hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şayet yüksek huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa, o zaman, ya konuşanı susturmak ya da o meclisten kalkıp gitmek suretiyle ona engel olurlardı"
Huzurlarına gelen garîblerin (bedevilerin) kaba saba konuşmaları ile pervâsızca suâllerinin yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Ashâbı ise, onların gelip suâl sormalarını çok isterlerdi.
"Ashabın güldüklerine kendileri de güler, onların taaccüb ettikleri şeylere kendileri de hayretlerini ifade ederdi."
Sadece yararlı olacağını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Hazreti Peygamber konuşurken, meclisinde bulunan dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşcasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi. Zât-ı Risâletleri susunca da, konuşma ihtiyacı duyanlar söz alırlardı. Ashâb, Resûl-i Ekrem'in huzurunda konuşurlarken birbirleriyle asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi Resûlullah'ın huzurunda konuşurken, o sözünü bitirinceye kadar, hepsi de can kulağı ile konuşanı dinlerdi. Peygamber Efendimiz'in katında, onların hepsinin sözü, ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi görürdü.
Reklam
Resullah Efendimiz üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve mâlâyâni!. Şu üç hususdan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ile gizli taraflarını öğrenmeye çalışmazlardı.
Resûlullah Efendimiz; her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asik suratlı, katı kalbli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir; kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları, isteklerinden tamamen mahrum bırakmazdı.
544 syf.
8/10 puan verdi
Başı çok yavaştı kitabın benim için.Ama sonlarına doğru geldikçe hissettiklerimi düşündüklerimi satırlarla nasıl anlatırım bilmiyorum.Bir suyu yudumlar gibi okudum. Kitabı okurken böyle hissetmemde pek tabi bu sene dinlediğim siyer derslerinin etkisi olduahh her fırsatta tekrar tekrar dinlemek istediğim siyer dersleri...itiraf etmeliyim ben Efendimiz'i okuyarak öğrenmeyi öğrendikçe onu daha çok sevmeyi çok seviyorum.Bilmekle sevmenin hep yanyana olduğunu düşünüyorum.Insan sevdikleri hakkında ne çok şey bilmek istiyor.Fakat ne yazık ki Efendimiz hakkında ne kadar az şey biliyoruzSatırları yakınmalarla bitirmek yerine O'na benzemek duasıyla bitirelim Özellikle ilahiyat fakültesindeki dostlara ve ilahiyat bitiren dostlara tavsiyedir
Peygamberimiz'in Şemaili
Peygamberimiz'in ŞemailiAli Yardım · Damla Yayınevi · 201394 okunma
Yokluk karşısında haysiyetlerinden hiç bir şey kaybetmeyen asil insanlar varlıklı hallerinde de aynı disiplinli yaşayış çizgisinde hayatlarını sürdürmüşlerdir. Ağaç yaprağı yiyerek îmâninin mucadelesi sürdüren Sa'd b. Ebi Vakkäs ve benzerleri, ordu komutanı ve bölge validi oldukları zaman da, aynı karakterin adamı olarak kalmayı başarmışlardır. Bunlar, yokluktan yılmayan, varlıkla da şımarmayan soylu bir neslin vücud bulmasına öncülük etmişlerdir.
716 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.