Yazarın “Simyacı” eserinden sonra bir iki tık daha geride kalıyor.Anlatımında mistik bir hava var.Aşkı anlatırken dini biraz fazla işlemiş:Hristiyanlık,Meryem Ana,Günahsız Gebe ...Aslında bunu kitabı okumaya başlarken de fark ediyoruz.Kitaba İncil’den bir bölümle (Luka, VII , 35) başlıyor.Genç okuyucu kitlesi üzerinde biraz fazla etkili olabilir gibi.(Edebiyat mezunu biri olarak bu kitabı okurken biraz misyonerlik buldum içinde tabii bu benim naçizane fikrim.)
Kitabın kahramanı Pilar ile özdeşleşebiliyorsunuz. Onun çocukluk arkadaşına olan sevgisinin tekrar alevlenmesi ve bu aşkı kimseyle paylaşmak istememesi-Tanrı’yla dahi.Aynı şekilde genç adamın da Pilar’a aynı duyguları beslemesi ancak bunu nasıl ortaya koyacağını ya da nasıl özgürleşeceğini bilememesi,bizlerin de yaşamımızdaki aşk ikileminde çektiklerimizi yansıtıyor bir nevi.Ve bazı zamanlarda sevdiğinden bile medet bulamadığında Tanrı’nın yüzüne dönüşümüzü ve onunla paylaşımımızı/dualarımız vs. çok derin bir şekilde anlatmış.