Pilar çocukluk yıllarından samimi olduğu erkek arkadaşıyla bağlarını koparmamış, mektup arkadaşı olarak arkadaşlığını devam ettirmiştir. Bir gün, mektubunda bulunduğu şehre çok yakın bir yerde konuşma yapacağını ve Pilar’ın oraya gelmesini rica eder. Pilar’ın yolcuğu böyle başlar. Tanrı’nın kadın yüzünü keşfedip hayatını sonsuz aşkıyla mı sürdürecek, yoksa öteki benliğine uyup eski hayatına geri mi dönecek. Piedra Irmağı’nın suları o kadar soğukmuş ki suya düşen her şey taşa dönüşürmüş. Pilar da içindekileri Piedra Irmağına döktü, belki taşa dönüşür de acı vermez diye... “ Bir kitapta, bir kentin yerini değiştirebiliriz, ama bir kuyunun yerini asla, der. Sevenler birbiriyle buluşur, susuzluklarını giderirler; yuvalarını kurar, çocuklarını kuyunun çevresinde yetiştirirler. Ama çiftlerden biri gitmeye karar verirse, kuyu onu izlemez. Aşk orada kalır, terk edilmiştir, ama suyu her zaman berraktır.”