Paraları hafifçe masanın mermer yüzüne vurdu, parmak uçlarıyla alıp kulağına yaklaştırdı ve dikkatle tınlamasını dinledi. İlgisini çeken tek müzik buydu.
Tifodan ölenlerin sayısı o kadar fazlaydı ki cesetleri aynı hızda gömmenin imkanı yoktu. Fakat cesetler kesinlikle evlerin içinde de bırakılamazdı. Sonunda geçici bir çözüm bulundu: Ölülerin giysileri çıkarılıyor -yaşayanlar için ölülerin üzerinde bırakılamayacak kadar değerliydi bunlar- ve cesetler üzerleri gazetelerle örtülüp dışarı, kaldırıma bırakılıyordu. Çoğu zaman, Konseyin araçları bunları toplamaya gelip hepsini mezarlıktaki toplu mezarlara götürünceye kadar günlerce kaldırımda
bekliyorlardı. Kateden eve yaptığım akşam yolculuğunu bu denli korkunç hale getiren, tifodan ve açlıktan ölenlerin cesetleriydi.
Sayfa 7 - Everest Yayınları 1. Baskı 2003Kitabı okudu
Asker savaş meydanında terk edilmiştir ve ölürken "Anne!" diye haykırır. Ama annesi orada değildir, çok uzaklardadır ve oğlunun ölmekte olduğunu bilmez.
Sayfa 10 - ÇOCUKLARIN VE DELİLERİN SAATİKitabı okudu
Sağa sola savrulan ağaçları ve otlarıyla, bir tek toprak genç adamı kucağında sallar sonsuz uykusuna; "İyi uykular oğlum, iyi uykular canım!" Bir ağaçtan ölü göğsünün üstüne düşen çiçektir tek onur madalyası.