Kitap Thomas adında, haritalara takıntılı bir şizofrenin Whirl360 sitesinde uydu görüntülerine yakalanmış bir cinayete denk gelmesiyle başlıyor. Kitabın türü psikolojik gerilim olduğu için Thomas'ın iç dünyasına, kendi bakış açısına, iç çözümlemelerine daha fazla ağırlık verir ve olaydan daha çok yoğun bir psikolojik baskı hissettir diye düşünmüştüm. Ancak bir polisiye ve macera romanından ötesi olamamış. Bu konuda beklentimin altında kaldı.
Kitabı okuması gayet rahattı, akıcıydı. Kitabın ortalarında her ne kadar klişe senaryolar ve diyaloglar olsa da genişten bakıldığında bütün bu olayların sadece bir bilgisayar ekranından görünen, belkide milyarda bir ihtimalle rastlanılacak bir şansın ve bu rastlatının sonucunda bir kelebek etkisi gibi birbirinden alakasız kişilerin hikayelerinin, temiz bir şekilde birleşmeleri bana etkileyici geldi.
Son 100-150 sayfada kitabın temposu iyice arttı ve bunu hiç kaybetmeden gitgide arttırdı. En sonu ise belki tahmin edilebilirdi. Ancak kitabın okuyucuyu ve okuyucunun düşüncelerini yönlendirmesi yüzünden basit ama etkili bir ters köşe olmuş oldu.
Kitap okuma alışkanlığını yeni yeni kazandım. Ancak şunu diyebilirim ki:
Büyük ihtimalle okuduğum en iyi kitaplar arasında olmayacak ama kesinlikle okurken kafamı dağıtan ve keyif veren bir kitap olarak aklımda kalacak.