Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Radikal Kurban

Terry Eagleton

Radikal Kurban Sözleri ve Alıntıları

Radikal Kurban sözleri ve alıntılarını, Radikal Kurban kitap alıntılarını, Radikal Kurban en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Her kendini verme edimi, bir kurban ediş değildir. Kurban etmek, can yakan türde bir kendini veriştir. Bunun daha tatmin edici olan formu ise sevgidir; sevgi söz konusu olduğunda benlik bağışlanarak zenginleşir, teslim edilerek çoğalır; fakat sevgi aynı zamanda acı ve kaygıyı içinde barındırdığından muazzam bir kırılganlığı da beraberinde getirir. Sevgi, benliğin ölümde yitirilişinin bir tür ön gösterimidir, bu yüzdendir ki bu sonu öngörerek yaşamak kendini kısıtlayarak yaşamanın esasen tam tersidir. Yalnızca kendilerinden feragat etmek konusunda yeterince alıştırma yapmış olanlar, gerçekten ölmeyi becerebilirler, fakat bu şekilde yaşamak bir yandan da gelişip serpilmek demektir. Bu açıdan ölüm, 'iyi yaşam'ın içsel yapısını teşkil eder."
Sayfa 122 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
armağan meselesi-3
"Jean-Luc Marion sevgiyi, bütünüyle tek taraflı iki kendini verme edimi arasında bir karşılaşma -John Milbank'ın yerinde tabiriyle "iki mutlak mütekabiliyetsizliğin rastlaşması- olarak tahayyül etmektedir. Anlaşılan o ki karşılıklılık nosyonunu tamamen elinin tersiyle itmiyor olsa da, o da tıpkı Derrida gibi, bunun rezil bir sözleşmecilik olduğundan şüphelenmektedir; oysaki en üstünkörü sevgi fenomenolojisi bile bu şüpheyi büyük oranda gidermeye kadirdir. Bunun nedeni yalnızca sevgi dolu bir ilişkide iki tarafın eşzamanlı olarak alıp veriyor olması değil, aynı zamanda her birinin kendini çoğaltıp yenilediği bir süreç içerisinde icra ettiği kendini veriş ediminin, karşı tarafta da ona benzer bir tepki yaratıyor olmasıdır. Juliet'in Romeo'ya, "Sana ne kadar verirsem o kadar çoğalıyor bende kalan" demesi gibi aynı. Bu ölçülü/hesaplı olmaktan ziyade iki yönlü, eşdeğerlikten ziyade mütekabiliyetle alakalı bir meseledir. Karşılıklı sevgide gülmenin bulaşıcılığına benzer bir yan vardır, karşıdakinin keyifli tepkisi, olsa olsa insanı daha da keyiflendirir."
Sayfa 140 - Mübadele ve AşırılıkKitabı okudu
Reklam
"İnsan kendi ölümüne her zaman biraz yabancıdır ve dışarıdan onu herhangi bir şekilde idrak edebilmesi mümkün değildir; ölümün, tıpkı onun gibi entelektüel bir bütün olarak idrak edilemeyen insan yaşamının tamamlanışı olarak vücuda gelmesinin birçok veçhesinden biri de budur, Slavoj Zizek, "Ölüm tam olarak hiçbir anlamlı bütünlüğün parçası kılınamayan şeydir; anlamsız olgusallığı, anlam'a sürekli olarak bir tehdit oluşturur" diye yazar."
Sayfa 91 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
çelişki içre çelişki..
"Jean-Luc Nancy, Hıristiyanlığın "kurban etmenin kurban edilişi"ni içerdiğinden söz eder.Çarmıh, bir yandan kadim bir kurban geleneğinin içinde yer alır, diğer yandan onun sonunu getirir. (...) Kutsal zaman ve mekânların artık sonu gelmiştir, çünkü şahadet her yerde vuku bulabilir; dahası kendilerini bu kanlı olayın aynasında görebilenler, İsa'nın ölümünde vaftiz edilmiş, potansiyel şehitlerdir. Bu korkunç hatayı kendilerinin kılmak zorundadırlar. Sahiciliğe ancak bu tür bir mimesis [taklit, öykünme] ile ulaşabilirler. Kutsalların Kutsalı'na girmiş olan İsa, hayvanları değil kendini kurban olarak sunacak, (bütün bir dinî ve siyasî erk aygıtı anlamında) Tapınak'ın yerine kendi kanını ve bedenini koyacak ve böylelikle kurban ritüeline bir son verecektir. Sunak taşında kurban edilecek sonsuz sayıda buzağı ve tosun mevcuttur, ancak biri çıkıp da bu metonimi yahut simgesel ikameciliği bir kez reddettiğinde ve bunun yerine kendi hayatını ortaya koyduğunda, bunu bir kez daha tekrarlayamaz. İsa'nın çarmıha gerilişi ve yeniden dirilişi, Alain Badiou'nun "olay" kavramına tekabül eder; bu, kurban ritüelinin kısır tarihöncesine sünger çeken ve hiçbir tapınak ve dinsel kültün olmayacağı bir geleceği başlatan devrimci bir dönüşümdür. (...) Diriliş, Calvary'nin (çarmıh) ardından müritlerin gark oldukları o yenilgiyi kabul etmiş kasavete bir son verir ve Tanrı'nın krallığının akıl almaz derecede avangard gerçekliğini başlatır. Ne var ki bu yeni oluşum, İsa'nın yolunun, tam da artık kesinlikle aşılmış olan kurban kurumundan geçmesi ile mümkün olur ancak."
Radikal Kurban Mefhumu/s. 45, 46, 47Kitabı okudu
Ölümünü kabullenen insan, korkuların en büyüğüyle yüzleşmiş olduğundan nadir görülen bir özgürlük hissi yaşar.
armağan meselesi-2
"Seneca, "insan karşılık beklemeden vermeli, yine de bir karşılığın ihtimal dahilinde olduğunu bilmelidir" diye yazar. İnsan verdiği bir demet solgun menekşenin karşılığında pekâlâ Georgian tarzı bir malikâne de bekliyor olabilir. Bu beklenti, verilen armağanı değersizleştirmez. Umumiyetle olduğu gibi burada da önemli olan şey fikir değil, eylemdir. Koşulsuz vermek, bir geri dönüş/karşılık olasılığı söz konusu olsun yahut olmasın vermektir"
Sayfa 135 - Mübadele ve AşırılıkKitabı okudu
Reklam
"İnsanın en ongun eylemleri, en sonuncusuymuş gibi gerçekleştirdikleri, yani neticelerinden bağımsız, salt içinden gelerek yaptıklarıdır. (...) İnsanın gelecek için faydalı olabilecek eylemleri, bunu bilhassa aklında tutmadan icra ettikleridir. İnsanın ölüm üzerine tefekküre dalıp neticede o dar ve faydacı ölüm fikrinden kurtulması demek, çayırdaki zambaklar kadar hür yaşaması ve hem kendisinin hem de ötekilerin varoluşunu haddi zatında bir amaç olarak görmesi demektir. Bu açıdan, bakıldığında ölüme yönelik yaşamak ve yaşam bolluğu/zenginliği birbiriyle yakından ilintilidir."
Sayfa 94 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
"..Kurban, tek seferlik bir olay olmaktan ziyade tekerrür eden bir süreç olmaya mahkûmdur. Hürmet ve telafi davranışının durmadan yinelenmesi gerekiyorsa, bunun nedenlerinden biri, toplumsal düzeni ayakta tutan şiddetin bütünüyle bilince aktarılamıyor olmasıdır. Medeniyet işte bu kolektif bellek yitimi üzerinde büyüyüp gelişir. Toplum çatışma ve baskıyı beslemeye devam ettiği müddetçe, kanlı kökenlerinin sınırları içerisinde hapsolmuş olarak kalır ve o büyük felaketten kendini kurtarıp, olması gerektiği gibi tarihin içine dahil olamaz. Onun yerine insan anlatısı, kendi itibarsız soyunu inkâr etmenin yaratıcılıkta mahir muhtelif versiyonlarına dönüşür. Bir geleceği arzuluyor olmamızın nedeni kısmen geçmişi gömmektir."
Sayfa 29 - Radikal Kurban MefhumuKitabı okudu
"Trajedi teorisi içindeki bir akıma göre, kaderine boyun eğen ve fakat tam da bu eylemiyle onun ötesine geçen kahraman, amacına ulaşmak için kendini alçaltır. Benliği tasfiye etme iradesi göstermek, aynı zamanda onu aşmaktır, çünkü yalnızca güçlü bir irade kendinden bu kadar cesurca vazgeçebilir. En büyük özgürlük, insanın kendi yokoluşunda karar kılmasıdır. Kendi yıkımını tereddütsüz bir biçimde kucaklayan trajik kahraman, böylelikle insanlığın boyun eğmez ruhunu ortaya koymuş olur ki bu ruh, onun gönüllü olarak kendini adayışı gibi bir fon üzerinde göz kamaştırıcı bir ihtişamla parlar. Nitekim kahramanın ölümü aynı anda hem kayıp hem de kazançtır. Tıpkı şahadette olduğu gibi, özgürlük yalnızca değillenerek elde edilebilir, inkâr edilerek olumlanabilir. Trajik kahraman, aynı Oedipus gibi kaderi tarafından kendisine dayatılan suçu kabul eden, yaptığı her şeyin sorumluluğunu üstlenen ve yazgısını kendisinin kılan bir "suçlu masum''dur.(...)Dahası kaderine teslim olan kahraman bu eylemiyle, özgürce karar almasının kaynağını oluşturan gücün kendi içinde işlediğini gözler önüne serer.(...)Dolayısıyla ana karakterin haşmetini açığa vuran trajedi, aynı zamanda onun gönüllü olarak boyun eğdiği yasayı da yüceltmiş olur."
Trajedi ve Çarmıha Gerilme/s. 52-53Kitabı okudu
kurban'ın çevrimi ve kurban ederek/olarak gücü ele geçirme..
"Kurban efsanesi sanki kendi içinde bir döngüye girmiş gibidir; insanların katledilmesi ile başlayan (öyle olduğu varsayılan), simgesel olarak onlara vekâlet eden şeylerle devam eden, ardından tabiri caizse vites büyüterek etik alana geçen ve bu durumu da sonuna kadar zorladıktan sonra yeniden parçalanmış bir bedene geri dönen bir çevrim. Demek ki tuhaf bir diyalektik dönüşle, insanın en yabanıl eylemlerinden biri (insan kurban etmek), en yüce ve etik eylemlerinden olan şahadet kılığında yeniden ortaya çıkar. (...) İsa'yı çarmıha götüren şey, adalet ve yoldaşlığa olan adanmışlığıdır. İsa'nın ortodoks toplumun sınır bölgelerini mesken tutmuş, varoluşları bir tür varlık-olmayanı gösteren kadın ve erkeklerle olan dayanışması, metropolisin dışına çıkarılmak suretiyle bizzat kendisinin dönüştürüldüğü varlık-olmayana delalet eder. Pavlus'un yeryüzünün pisliği olarak adlandırdıkları, ilkesel olarak İsa'nın şahsında şan ve şeref kazanmış olurlar. Devletin kalkıştığı vahşice bir eylemin aynı zamanda siyasi şiddetin simgesel feshini gösteriyor olması da bu minval üzeredir. Artık güç ilkesel açıdan, ezelden beri değersiz süprüntüler olarak hor görülenlerin elindedir."
Sayfa 44 - Radikal Kurban MefhumuKitabı okudu
Reklam
"Bir düşünürün yorumuyla (İan Bradley) kurban, "yaşamın kaynak ve kökeninde mevcut bir kırıklığa" vâkıftır. Kabile ya da ulusun kökenlerine bir geri dönüşe işaret edebilir ve böyle olduğu ölçüde, toplumsal varoluşu desteklemeye devam eden başlangıçtaki o ânın şiddeti üzerine bir tefekkürü içerir. Yaşamın ölümden kaynağını alışı, diğer pek çok şeyle birlikte, medeniyetin barbarlıktan zuhur edişidir. Medenileşmiş düzenlerin çoğu, kıyım, mülksüzleştirme, işgal, yağma ve imhanın meyveleridir.(...) Hegel, tarihi, üzerinde sayısız kurbanın kesildiği bir mezbaha taşı olarak görür. Bu ilksel günahlar, siyasi bilinçaltında ne denli derine gömülmüş olursa olsun, besledikleri suçluluk duygusu iltihap toplamaya devam eder; dahası kurbanın bu suçluluk duygusunu hafifletmenin bir yolu ve simgesel bir çözüm sunduğu şiddet ve gaddarlığın bir parçası olduğunu görmek, hiç de güç değildir. (...)Bu ilksel şiddet edimini yeniden tecrübe eden erkek ve kadınlar, kibir ve saygısızlık tuzağına düşmeksizin kendi amaçları doğrultusunda eğip bükemeyecekleri, kaprisli, kesinlikle anlaşılamaz veya yüceliği nedeniyle nüfuz edilemez olan birtakım güçlere tabi olduklarını kabul etmiş olurlar. Bu anlamda kurban, özhâkimiyet etiğinin de bir eleştirisidir. Benliği Öteki'nin bir etkisi olarak tanır. Kişinin kimliği kendisinin değildir, tanrıların himayesi altındadır."
Radikal Kurban Mefhumu/s. 28-29Kitabı okudu
"öldürüyorum ama bir sor, niye?"
"Ne büyük tezattır ki medeniyeti toz ve balçıktan çekip kurtaran şiddet, şimdi onu dış istilalar ve iç isyanlardan koruyan yasa formuna bürünmüştür. Barbarlık ve medeniyet, ardışık olmaktan ziyade eşzamanlıdır; birbirini takip eden tarihsel aşamalar olmaktan ziyade aynı madalyonun farklı yüzleridir. İnsanlık kültürünü oluşturan güçlerin aynı zamanda onu paramparça etmeye de muktedir olduğunu kabul etmek gerekir. Kurban, bu ölümcül olduğu kadar bir dünya yaratma potansiyeli de taşıyan güçleri bağdaştırmaya çalışmanın ve bir yandan medeni olmanın gereklerini yerine getirirken diğer yandan bunların rasyonelliğe nazaran daha fazla kemikleşmiş, ilahi yahut şeytani enerjilere tabi olduğunu teslim etmenin bir yoludur."
Sayfa 34 - Radikal Kurban MefhumuKitabı okudu
Tuhaf bir diyalektik dönüşle, insanın en yabanıl eylemlerinden biri ( insan kurban etmek), en yüce ve etik eylemlerinden olan şehadet kılığında yeniden ortaya çıkar.
Sayfa 44 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
"Kurban, aşağı ve sıradan olanın güçsüzlükten güce intikaliyle alâkalıdır. Kurban olmaktan tam insanlığa, fakruzaruretten zenginliğe, bildiğimiz hâliyle dünyadan başkalaşmış bir âleme yapılan geçişi konu edinir. Diğer birçok şeyin yanı sıra takdis olarak da bilinen şey, bu akamete uğratıcı erginlenme törenidir. Bir nesneyi kutsal hâle getirmek, ona yüce ve tehlikeli bir güç bahşetmek suretiyle sınırlarını belirlemektir. Kurban etme ediminin içinde şiddet barındırmasının nedeni, vaat ettiği değişimin arz ettiği derinliğin, evrimin yahut basit bir devamlılığın mülayimliğiyle karşılanamayacak oluşudur."
Sayfa 24 - Radikal Kurban MefhumuKitabı okudu
Medenileşmiş düzenlerin çoğu, kıyım, mülksüzleştirme, işgal, yağma ve imhanın meyveleridir.
Sayfa 28 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
69 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.