Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Radikal Kurban

Terry Eagleton

Radikal Kurban Sözleri ve Alıntıları

Radikal Kurban sözleri ve alıntılarını, Radikal Kurban kitap alıntılarını, Radikal Kurban en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"...insanlık, bir yandan merhamet duyulması diğer yandan korkulması gereken bir hilkat garibesidir."
Sayfa 177 - Krallar ve DilencilerKitabı okudu
"Her halükârda Kıyamet Günü sanki çok yakınmış, dolayısıyla da önemli olan tek şey adalet ve kardeşlikmiş gibi yaşamak, küçümsenecek bir etik anlayışı değildir. Eğer bir ebediyet olacaksa, kesinlikle burada ve şimdi olmak zorundadır. Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus'ta şöyle yazar: "Ebedî yaşam, şimdide yaşayanındır." Dahası şimdide yaşamak, eğer mümkün olsaydı zamanın dışında yaşamak demek olacağından, bir açıdan insanın kendi ölümünü öngörerek yaşamasıdır. Başka bir deyişle ve Eliotvari bir üslupla ölüm ânı, esasında her andır."
Sayfa 131 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
Reklam
"Ölüm, evren denen şeyin bize bir yaşam borçlu olmak şöyle dursun, bizi dikkate dahi almadığının aşağılayıcı ve nihai bir tasdikidir."
Sayfa 89 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
armağan meselesi-4
"Sevgisiz bir çocukluk geçirmiş olanların, sevginin talepleriyle zor başa çıkma eğiliminde oldukları bilinen bir gerçektir. Aquinalı Thomas'a göre, iyilikseverlik insanın vermesi kadar almasını da gerektirir; E.M. Foster ise görünüşe göre almayı vermekten daha değerli addeder. Freud ahlakın tohumlarını, çocuğun kendisine bakıp büyütenlere duyduğu minnettarlıkta bulur. Buna karşılık Nietzsche'nin Übermensch'i başkalarına verdiği armağanlar konusunda cömert olsa da, onlardan gelenleri kabul edemeyecek kadar gururludur. Onun verme edimi bir tür üstünlük ilanıdır, kaprisli ve üstten bakan bir yanı vardır.."
Sayfa 140 - Mübadele ve AşırılıkKitabı okudu
"İnsanın ölümünü kabullenmesi bir tür tevazudur; kendi varoluşunun, bütün Varlık'ın sebepsizliğinin sayısız göstereninden biri olduğunu ve istediği gibi elden çıkarabileceği, kendine ait bir şey olmadığını fark etmesidir. Nitekim insanın kendi vazgeçilebilirliğini teslim etmesi, bizim gücümüzü şüphesiz ki aşan muazzam bir gerçekçilik içerisinde, Varlık'ı olduğu hâliyle kabul etmesi demektir."
Sayfa 106 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
armağan meselesi-5, aşırıya kaçma:
"Cömertliğin “kötü” biçimleri, bir yandan benliği şişirirken diğer yandan dünyayı değersizleştirir. Herhangi birine herhangi bir şey bahşetmek, bununla gösteriş yapmaya kalktığınız anda armağanınızın değerini düşürür. Herkese vermekse gerçekte kimseyi umursamamaktır. Ayrıca bu tür aşırı savurganca jestler, ödemek için sıkıntıya girmelerini gerektirecek bir borç yaratmak suretiyle insanların elini kolunu bağlayan bir mahiyet kazanabilir. Samuel Johnson, arkadaşlık üzerine yazdığı bir makalede, geri ödenemeyen iyiliklerin, iyiliği yapana karşı duyulan yakınlığı ekseriyetle artırmadığı yorumunda bulunur. Tıpkı duygusallık gibi pervasız cömertlik de, kendini fazla değerli görmenin gizli bir formudur."
Sayfa 151 - Mübadele ve AşırılıkKitabı okudu
Reklam
"Ölüm, insan yaşamının altını çizer, fakat bunu yaparak insan varoluşuna belirli bir yön, temel bir anlam yahut estetik olarak hoşa gidecek bir form kazandırmış olmaz. Bu nedenle insan varoluşu sınırsızmış gibi algılanmaya devam eder, dolayısıyla da ölüm farazî bir şeymiş gibi görünmeye mahkûmdur. İnsanın ölümü, ikinci veya üçüncü elden işitilen kötü bir rivayet gibi hem mutlak bir kesinlik, hem de tamamen soyut bir spekülasyon prototipidir; bir yandan huzursuzluk verirken, diğer yandan daha sonra ilgilenilmek üzere şimdilik rafa kaldırılabilecek kadar uzaktır. İnsan, deneyimin gerçekliğini ortadan kaldıran bir olayı nasıl gerçekmiş gibi deneyimleyebilir?"
Sayfa 91 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
"...gerçek değeri açığa çıkaran şey, dünyayı Kıyamet Günü'nün ışığında görmektir. Mülkiyet anlaşmaları yahut evlilik piyasasıyla ilgilenmeye, yağmur ormanlarını yok etmeye veya başka ülkelerin topraklarını işgal etmeye vakit olmadığından, önemli olan tek şey dostluk ve doğruluktur. Tarihin sonu vizyonu, benliği geçiciliğin tiranlığından kurtarır. "Dünya yıkılsa da bırak adalet yerini bulsun" sloganında olduğu gibi, "saf" değer -kendinde değer- sonuç ve şartlardan bağımsızdır. Sarsılmaz bir kararlılıkla sürdürülen böylesi bir yaşam, Gerçek'in ahlâkına aittir. Bu yaklaşımdaki örtük ahlâkî buyruk, "Her zaman gelecek nesilleri düşünerek davran" değil, "Her zaman sen ve tarih yok olacakmışsınız gibi davran''dır."
Sayfa 96 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
"Erkek ve kadınları kendilerinden başka kimsenin özgürleştiremeyecek olması, izahtan vareste bir durumdur. Tıpkı ölüm gibi bu da, başkasına delege edilemeyecek bir eylemdir. Devrim nosyonu, iktidarın kibri tarafından atıl bir nesnelliğe indirgenmiş olanın, tam da bu nedenle yeni bir tür özne olarak vücut bulmaya kadir olması paradoksuna dayanır. Onu bir faile dönüşmeye zorlayan şey, yaşadığı ıstıraptır. İçinde bulunduğu sefaleti, yalnızca onu sonuna kadar ve hakkıyla yaşayarak altetmeyi ve böylelikle kendini feshetmeyi umabilir. Nitekim antik çağların Janus yüzlü yaratığı, modern siyasi iklimde kendine nihayet bir yer bulmuştur. Bu açıdan bakıldığında devrim, antik dünyanın kurban olarak bildiği şeyin modern versiyonudur." (*Janus, bir yüzü sağa, bir yüzü sola bakan iki yüzlü Roma tanrısıdır.)
Sayfa 210 - Krallar ve DilencilerKitabı okudu
"Kurban ritüeli, pek çok şeyin yanı sıra bir maliklik eleştirisidir de. Bir şeyi tanrılara geri veren insan, esasında bütün sahipliklerin geçici doğasını ilan etmektedir.(...)Tanrılar her tür verme ediminin aşkın koşulu ve böyle olduğu ölçüde de hem nedeni hem nesnesidirler. Nitekim kurban etmenin bu versiyonunda insan, gerçekte Tanrılara ait olanı aslına rücu ettirmekte ve böylelikle verdiği şeyin başından beri yalnızca vekâleten kendisinde olduğunu kabul ederek, farklı bir görünüm altında yeniden kendisine iade edileceğine olan inancını ortaya koymaktadır. Buradaki, piyasa koşullarında bulunabilecek türde bir mütekabiliyet değildir."
Mübadele ve Aşırılık /s. 146-147Kitabı okudu
Reklam
"Ölümden korkmamızın nedenlerinden biri, o âna dek olup olabildiğimiz ne varsa hükümsüz kılacakmış gibi görünmesidir. Sonunda bir avuç küle dönüşeceksek, dişlerimizi fırçalamanın yahut hafif silah üretimiyle iştigal etmenin manası nedir? Hepimiz doğuştan birer teoloğuzdur; ebediyete kadar saklayamayacağımız şey, gözümüze dayanılmaz bir biçimde uyduruk görünür. Yaptığımız ve hissettiğimiz şeylerin unutulacak olsalar bile bir değer taşıdığını kabul etmek zordur.(...) Oysaki Thomas Nagel, bugün yaptığımız şeyler şayet bir milyon yıl sonrası için alâkasız olacaksa, tersinin de doğru olması gerektiğini iddia eder."
Sayfa 95 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
"Kurban ediminin geçirdiği evrimin kritik momentlerinden biri de, kurban edilenin kendi durumunun bilincine vardığı, dolayısıyla olayın failliğini üstlendiği andır. Bu noktada keçileri ve buğday demetlerini bir kenara bırakıp, trajik kahramanın bilincine doğru yol almaya başlarız. Tahammül edilmesi gereken bir süreç olan şey, icra edilecek bir proje hâlini alır. Toplumun dışına itilenler, şimdi statükonun cezai doğasının göstergeleri olabilir, bu yazgıyı kendilerinin kılıp yeni bir dönemin mihenk taşlarına dönüşebilirler. O hâlde ilk başta, gelişimin sonraki bir aşamasında kendi zafiyetinin farkına varan savunmasız bir kurban ile yola çıkarız; sonrasında kurban bu zafiyeti kendi durumunun hakikati olarak kabul eder ve böylece güce doğru bir geçiş yaşayabilir. Kurban kurumu gönüllü bir kendini verme meselesi haline geldiğinde ise, Doğa'dan kültüre, mitten trajediye, kült ve ritüelden etik ve siyasete geçmiş olur.(...) Ölmeye ant içmiş asker ya da gladyatör, bu edimiyle "değersizleştirilmiş ve aşağılanmış olanı, heyecan yüklü ve tehlikeli" kılmak suretiyle kendini yükseltmiş olur."
Trajedi ve Çarmıha Gerilme / s. 70-71Kitabı okudu
armağan meselesi-1
"Jacques Derida, "Bir şeyin armağan olabilmesi için, ortada herhangi bir mütekabiliyet(karşılıklılık), karşılık, mübadele, iadei armağan veya borç olmamalıdır." diye yazar.(...)Derrida'ya göre armağan, alan kişiyi borçlu duruma soktuğu anda zehirli bir hâl almaya başlar; fakat armağan bu yazgıya uğramaktan kurtulamayacağı için "imkânsız”dır. İşin aslı Derrida son derece gülünç bir biçimde, bir şeyin armağan olabilmesi için bağışlandığı anda unutulması gerektiğini düşünmektedir. Dolayısıyla en muteber armağan, bağışlandığı anda yok olandır ki bu da esasında Derrida'nın iddiasını tuhaf bir biçimde geleneksel kurban kavramına yaklaştırır."
Mübadele ve Aşırılık/s. 134-135Kitabı okudu
"Her kendini verme edimi, bir kurban ediş değildir. Kurban etmek, can yakan türde bir kendini veriştir. Bunun daha tatmin edici olan formu ise sevgidir; sevgi söz konusu olduğunda benlik bağışlanarak zenginleşir, teslim edilerek çoğalır; fakat sevgi aynı zamanda acı ve kaygıyı içinde barındırdığından muazzam bir kırılganlığı da beraberinde getirir. Sevgi, benliğin ölümde yitirilişinin bir tür ön gösterimidir, bu yüzdendir ki bu sonu öngörerek yaşamak kendini kısıtlayarak yaşamanın esasen tam tersidir. Yalnızca kendilerinden feragat etmek konusunda yeterince alıştırma yapmış olanlar, gerçekten ölmeyi becerebilirler, fakat bu şekilde yaşamak bir yandan da gelişip serpilmek demektir. Bu açıdan ölüm, 'iyi yaşam'ın içsel yapısını teşkil eder."
Sayfa 122 - Şehitlik ve ÖlümlülükKitabı okudu
trajik sanat
"Hikâyenin ana karakteri ile özdeşleşen seyirciler, kendi ölümlülüklerini onun omuzlarına yükleyerek, lime lime edilmenin acıtıcı hazlarının tadına bakabilir, fakat aynı zamanda kahramandan daha uzun yaşamış olmaktan sadistçe bir keyif alıp, makul bir ölümsüzlük fantezisinin keyfini sürebilirler. Yeni bir kurban gelinceye dek, yaşamları bir süreliğine onun yaşamından beslenebilir. Böylelikle trajedi, yaşarken aslında ölümün tam ortasında olduğumuz gerçeğine tanıklık etmiş olur. Ayrıca trajik sanat ölümü çerçeveleyip stilize ederken, bir yandan da onun ötesine geçmeyi, onu aşmayı ima eder. İçeriğindeki korkunç vahşetlere karşı kazanılmış simgesel bir zafere işaret eden artistik form, bir tür teodisedir."
Sayfa 54 - Trajedi ve Çarmıha GerilmeKitabı okudu
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.