Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Robert Owen Sosyalizmin Öncülerinden

Rona Aybay

En Beğenilen Robert Owen Sosyalizmin Öncülerinden Gönderileri

En Beğenilen Robert Owen Sosyalizmin Öncülerinden kitaplarını, en beğenilen Robert Owen Sosyalizmin Öncülerinden sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Robert Owen Sosyalizmin Öncülerinden yazarlarını, en beğenilen Robert Owen Sosyalizmin Öncülerinden yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Owen'ın görüşüne göre, çocuklar tamamen çevrenin yarattığı varlıklar olduğuna göre, iyi bir davranışın ödüllendirilmesi ya da kötü bir davranışın cezalandırılması mantığa aykırıdır.
Sanayi kentlerinde sürüler gibi toplanan, fabrika hayatının disiplini altına giren ve ekonomik güçlükler altında ezilen endüstri işçileri zamanla sınıf bilincine varmış ve politik bir güç olarak ortaya çıkmıştır. Ingiliz isci sinifinin tarihi, kesin olarak, 18. yüzyılın ikinci yarısında başlar. Bundan önce de iscilerin katıldıkları halk hareketleri görülmüş olmakla birlikte, işçilerin sayısı ve yoğunluğu ancak 18. yüzyılın ikinci yarısında bunların modern anlamda bir işçi sınıfı sayılabileceği ölçüye varmıştır.
Reklam
Bir kere, Robert Owen, Endüstri Devrimi'nin daha ilk döneminde, üretim güçlerindeki bu eşsiz atılımın insanları yapısal olarak işsizliğe "yazgıladığını" gören ilk düşünürlerden biri. Kapitalizmin doğal uyum safsatasına hiç pabuç bırakmıyor. Kendisinin de büyük beceriyle üretime koştuğu yeni işletkelerin gücüne hayran. Ancak, kapitalist düzende, bunların işçilere çevrilmiş birer silah olduğunun da ayrıminda. Öyleyse çözüm, bu büyük üretim gücünü çalışan insanların buyruğuna vermekte yatıyor.
" Hayatım faydasız geçmedi; dünyaya önemli gerçekler verdim. Bunlara aldırılmamış olmasının tek nedeni anlayışsızlıktır. Ben zamanımdan ileriydim!" #RobertOwen Kimin senin hakkında ne düşündüğünden çok senin kendin hakkında ne düşündüğün önemli. Ve daha da önemlisi başarmak uğruna attığın o adımları kendin biliyor olman yeterli.
Sayfa 208
İsçileri sefaletten kurtarmak için, yoksullara yardım sisteminin yetersiz kaldığı iyice ortaya çıkınca, "asgari ücret" saptanması görüşü ileri sürülmeye başlandı. Buna da toprak sahipleri yanaşmıyorlardı. Toprak sahiplerinin etkisi altında bulunan Parlamento, asgari ücret konusunda hazırlanan tasarıları reddetti. Fakat bir yandan işçilerin günden güne hızlanan bir şekilde açlıkla karşı karşıya kalmaları, öte yandan Fransız Devriminden sonra, Ingiltere'de de bir ayaklanmanın ortaya çıkacağı korkusu, yoksul işçiler için bir şeyler yapılmasını da gerektiriyordu. Sonunda Speenhamland Sistemi denilen usulün uygulanmasına başlandı. Speenlamland Sistemi 1795'te, Speenhamland'de toplanan Berkshire bölgesi yargıçlarınca kendi bölgeleri için kabul edilmiş, fakat sonraları diğer bölgelerce de benimsenerek geniş ölçüde uygulanmistır. Bu yüzden, bir kanun olmadığı halde uygulamada bir kanun gibi işlem görmüştür. Bu usule göre, aldıgı ücret kendisini ve ailesini doyurmayan işçilerin ücretlerine yoksullara yardım fonundan ekleme yapılıyordu. Yapılacak ekleme için de ekmek fiyatı ölçü olarak kabul edilmişti." Fakat Speenhamland Sistemi belki işçileri açlıktan ölmekten kurtardı ise de sefaleti ortadan kaldıramadı. Üstelik, işverenler, nasıl olsa yoksulluk yardımından yararlanacakları düşüncesiyle, isçilerin ücretlerini daha da düşürdüler. Öte yandan, yoksul işçilerin açlıktan kurtarılması yükü, bu sistemle, işçilerden doğrudan doğruya yararlanarak servet yapan işverenlere değil de bütün vergi ödeyenlere yüklenmiş oluyordu.
Köy Enstitüleri gelmesin hemen aklınıza
Owen'in okulu çağının ileri fikirli kimselerinde hayranlık uyandırmış, fakat dine bağlı çevreler bu okulda uygulanan ilkelere şiddetle karşı koymuşlardır. Burada çocuklara dans ve müzik dersleri verilmesi, ancak, Hıristiyan dininin öğretimine fazla önem verilmemesi Quaker mezhebine bağlı ortakların itirazlarına yol açmıştır. Quakerlar bu durumun, çocukların dünyada rahat etmelerine karşılık, ebedi iyilik"e ulaşmalarına engel olduğuna ve onların ruhlarını zehirlediğine inaniyorlar, bu yüzden Owen'e engel oluyorlardı.
Reklam
Çocuk İşçiler ve Kapitalizm
Endüstri Devriminin bu dönemdeki en korkunç yanı çocukların durumunda kendini gösterir. Fabrika sahipleri, ellerinde bulunanlardan daha ucuza isci sağlamak istedikleri zaman devletçe korunmakta olan yoksul cocukları alarak, kendi fabrikalarında sözde çırak olarak yetiştirmek üzere kullanıyorlardı. İşin daha vahşice olan yanı da şuydu: Bazen, resmi makamlar, bu yoksul çocuklar arasındaki akli dengesi bozuklardan kurtulmak için, 20 normal çocuk alan işverenin 1 de böyle çocuk almasını şart koşuyorlardı. Sözde çırak olan bu zavallı çocuklar gerçekte tam bir köle hayatı yaşamaktaydilar. Yetersiz bir biçimde beslenip giydirilen bu çocuklar günde 16 saate kadar varan sürelerle çalıştırılıyorlardı. Yattıkları yerler son derece pisti; aynı yataklarda nöbetleye yattıklarından bunların havalandırılmasına bile vakit kalmıyordu. Bu işte, çocuklar arasında cinsiyet ayrımına da çoğu zaman bakılmıyordu. Coğunlukla 9 yaşından yukarı çocuklar çalıştırılıyordu, fakat 5 yaşında işe başlayanlar bile vardı. Kaçmaya teşebbüs eden veya başkaldırma eğilimi gösteren çocukların ayaklarına zincir vuruluyor ve zincirler yatarken bile çıkarılmıyordu. Bu işlemlerin kadınlara ve kızlara da uygulandığı oluyordu.
İnsanın karakterini kendisi değil, çevresi oluşturur.
Sayfa 69
" Owen' in insanların karakterlerinin meydana gelişi konusundaki görüşleri, çağında hâkim olan fikirlerin tam karşıtı idi. O zamanlar, insanların aylak, günahkar ve cahil oldukları için yoksul olduklarına inanılırdı. İnsanların içinde bulundukları yoksulluk onların günahlarının ve dünyanın ilahi düzenin bir sonucu olarak kabul ediliyordu. Owen ise insanların aylak, günahkar ve cahil olmalarının nedeninin onların yoksullukları olduğuna inanıyordu. İnsanlar bu sefaletten kurtarılsalar ,daha iyi evlerde yaşatılsalar, daha iyi beslenip giyidirilseler ve eğitimden geçirilseler, karakterleri de düzelecekti."
Sayfa 71
Endüstri ve ticarette egemen olan ilke, kısa yoldan para kazanmaktır. Bu ilke karşısında, bütün diğer ilkeler geniş ölçüde bir yana bırakılmaktadır. Herkes ucuz alıp pahalı satmakta becerikli olmak uzere yetiştirilmiştir ve bu sanatta başarı kazanmak için, herkes aldatma yeteneğini geliştirmiştir. Böylece, her çeşit tüccar arasında, açık ve dürüst samimiyeti mahveden bir huy yaygın hale gelmiştir. Oysa bu samimiyet olmadan insan ne kendi mutlu olabilir, ne de başkalarını mutlu kılabilir.
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.