İsçileri sefaletten kurtarmak için, yoksullara yardım sisteminin yetersiz kaldığı iyice ortaya çıkınca, "asgari ücret" saptanması görüşü ileri sürülmeye başlandı. Buna da toprak sahipleri yanaşmıyorlardı. Toprak sahiplerinin etkisi altında bulunan Parlamento, asgari ücret konusunda hazırlanan tasarıları reddetti.
Fakat bir yandan işçilerin günden güne hızlanan bir şekilde açlıkla karşı karşıya kalmaları, öte yandan Fransız Devriminden sonra, Ingiltere'de de bir ayaklanmanın ortaya çıkacağı korkusu, yoksul işçiler için bir şeyler yapılmasını da gerektiriyordu. Sonunda Speenhamland Sistemi denilen usulün uygulanmasına başlandı. Speenlamland Sistemi 1795'te, Speenhamland'de toplanan Berkshire bölgesi yargıçlarınca kendi bölgeleri için kabul edilmiş, fakat sonraları diğer bölgelerce de benimsenerek geniş ölçüde uygulanmistır. Bu yüzden, bir kanun olmadığı halde uygulamada bir kanun gibi
işlem görmüştür. Bu usule göre, aldıgı ücret kendisini ve ailesini doyurmayan işçilerin ücretlerine yoksullara yardım fonundan ekleme yapılıyordu. Yapılacak ekleme için de ekmek fiyatı ölçü olarak kabul edilmişti." Fakat Speenhamland Sistemi belki işçileri açlıktan ölmekten kurtardı ise de sefaleti ortadan kaldıramadı. Üstelik, işverenler, nasıl olsa yoksulluk yardımından yararlanacakları düşüncesiyle, isçilerin ücretlerini daha da düşürdüler. Öte yandan, yoksul işçilerin açlıktan kurtarılması yükü, bu sistemle, işçilerden doğrudan doğruya yararlanarak servet
yapan işverenlere değil de bütün vergi ödeyenlere yüklenmiş oluyordu.