Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roman Diliyle Siyaset

Mustafa Özel

Roman Diliyle Siyaset Sözleri ve Alıntıları

Roman Diliyle Siyaset sözleri ve alıntılarını, Roman Diliyle Siyaset kitap alıntılarını, Roman Diliyle Siyaset en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ulusal bilinç, yani kendi toplumunun "seçkin ve benzer lerinden üstün" olduğu inancı, Protestanlığın eseridir. Protes tanlığın yayılmasıyla beraber İncil iki yüzyıl içinde elliden fazla dile çevrildi. Laik (Kilise dışı) insanların İncil okumalarının sonuçlarından biri, "seçilmiş kavim" fikrinin yayılması ve bir takım ulusal anlatılara dahil edilmesi oldu. John Lyly, İngiltere'yi "yeni bir İsrail", İngilizleri ise "seçilmiş ve özel bir halk" olarak adlandırdı. Milton, "bu Ulus, bütün diğerlerinden öncedir" diyor ve ekliyordu: "Tanrı kendini ilk olarak İngiliz kullarına gösterdi." Modern Hollanda'yı oluşturan yedi kuzeyli eyalet, Habsburg imparatoru II. Felipe'den bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde, ül kelerini İncil lisanıyla "yeni bir Siyon" diye nitelendirdiler. (Bkz. The Oxford Handbook of the History of Nationalism, 2016, s. 21-35.)
"Tabiatta olduğu gibi,toplumda da fay hatları yok olmaz; olanı inkar etmenin de faydası olmaz. Siyaset, fay hatlarıyla yaşamayı öğrenme sanatıdır."
Sayfa 97
Reklam
Unutarak ulus, hatırlayarak millet oluruz. Yüreğinin üstünde çakılı duran şeyi söküp atama yan toplumlar ulus olamaz, buna karşılık millet olabilme imkanını elde tutarlar.
Bir kere daha anlıyorum ki milletlerin akıl ve vicdanı akademik eserlerden çok edebi kurgularda ifadesini buluyor. Şair ve romancıları çıkarın milletten geriye Şehit ve Gaziler kalıyor!
Sinekli Bakkal'a Dâir
Sinekli Bakkal, modern Türk edebiyatının Faust'uydu! İçtimaî jeolojinin merkezini mabetten markete kaydırıyor ve topluma şu genel mesajı veriyordu: "Türkoğlu, medenî ve güçlü olmak istiyorsan, Şeytan'ın hakkını ver!" Fakat, Halide Hanım "unutamayan ulusçu'ydu. Bir yandan da, en geniş anlamda "Türk milleti'nin ruhuyla bütünleşmiş olan Allah'ı gücendirmemenin çârelerini arıyordu. Lise yıllarında derinliğine pek nüfuz edemeden boyuna özetini çıkarıp durduğumuz bu eşsiz tarihroman, modernlik serüvenimizin özetiymiş meğer!
Aptallığın kendine uyduramayacağı hiçbir düşünce yoktur.
Reklam
Yönetmek için gereken vasıflarla, iktidara gelmek için gerekenler aynı değil.
Sayfa 46 - küre yayınlarıKitabı okuyor
Bu ulusçu elit, Soğuk Savaş boyunca ülkeyi ancak "Ba_ tıya hizmet teklif etmekle" koruyabileceklerine inandı ve her on yılda bir, "haddini aşan" milli iradeye darbe indirdi. Sonra Türkiye, özellikle ekonomik açılımlarıyla, artık yanaşma statü sünde kalamayacağını hissettirmeye başladıkça, ulusçu elit bile Batılı efendilere ağır geldi. Bu arada Türkiye'de önce paralel bir Nurculuk, ardından paralel bir İslam, nihayet paralel bir Devlet kurma arayışında olan FETÖ, Batıya hizmette ulusçu elitin yerini alabileceğini kanıtlamaya başladı. FETÖ, Batıya yanaştıkça, ulusçular 'Doğucu' olmaya yöneldiler. Ortak paydaları, tarihten ve milletten kaçıştır. "Tarihsel haklardan" vazgeçiştir.
FETÖ hareketini, bir meczubun başlattığı eğitim faaliyetinin zamanla 'Batılı' istihbarat örgütlerinin emrine girmesi olarak nitelendirmek, kolaya kaçmaktır. ıncir çekirdeğini doldur maz bir doğrudur bu. Yenikapı Mitingi'nde beş milyon vatandaşa hitap eden devlet erkfınımız, haklı olarak iki şer odağını hedef gösterdi: FETÖ ve PKK. Biri kırk yıldır dindarların devletle ilişki sinde tekelleşti; diğeri gene kırk yıldır Kürt muhalefetinde tekelleşti. Kolaya kaçanlar, son birkaç yılda yaşananlara bakıp, hükümeti ve bilhassa Cumhurbaşkanımızı eleştiriyor: Barış süreci ve Fetöcülere yumuşak muamele olmasaymış, bugüne gelinmezmiş! Oysa iki hareketin de romanı yazılmadı henüz. Büyük kurgular yazılmadan, kurgulanmış tarihsel yapıların hakikatı ortaya çıkmaz! Benim lise yıllarımda yüzlerce muhalifKürt grup ve grupçuk vardı; 12 Eylül'den sonra ortada sadece PKK kaldı. Tuhaf, değil mi? Fetöcülük, Türkiye'nin geniş dindar toplulukları şöyle dursun, sadece Nurcu diye adlandırılan gruplar içinde bile küçük bir cemaatti; nasıl oldu da devlet içinde bir tek onlar bu denli etkili hale geldi? Bu iki "tekelleştirme" hadisesini, Yo l Ayrımı'nı en az yüz yıllık bir perspektifle okumadan kavrayabi leceğimizi zannetmiyorum. Bugün yüzyüze olduğumuz FETÖ ve PKK terörünün birinci derecedeki sorumluları hükümet veya CIA değil; romancının on yılda gelindiğini "gördüğü" yol ayrımını doksan yıl sonra bile göremeyen ulusçu elitlerdir. Ulusçuluk, körleştiricidir.
Sinekli Bakkal, modern Türk edebiyatının Faust'uydu! İçtimai jeolojinin merkezini mabetten markete kaydırıyor ve topluma şu genel mesajı veriyordu: "Türkoğlu, medeni ve güçlü olmak istiyorsan, Şeytan'ın hakkını ver!" Fakat, Halide Hanım "unutamayan ulusçu"ydu. Bir yandan da, en geniş anlamda "Türk milleti"nin ruhuyla bütünleşmiş olan Allah'ı gücendirmemenin çarelerini arıyordu. Lise yıllarında derinliğine pek nüfuz edemeden boyuna özetini çıkarıp durduğumuz bu eşsiz tarihroman, modernlik serüvenimizin özetiymiş meğer!
Reklam
bugün en ciddi toplum meselelerimizin televizyonlarda magandalar arası münazara ile çözülmeye çalışılıyor olması, iki asırlık alçalmanın dibe vurmasıdır.
tarihin de üçte biri hayattır, üçte ikisi roman!..
Sayfa 9 - Küre
Şair ve romancıları çıkarın, milletten geriye şehit ve gaziler kalıyor!
' Tarihin akışı, büyük insanların akışına bağlı değildir. Aliya İzzetbegoviç olsa, iyi ki değildir, derdi. 'Büyük Adamlar' tarihin akışına yön veriyor olsalardı ; yahut sonuçlar esas olarak, bu büyük adamların hükmetttiği birtakım güçlü sistemlerin mantığına tâbi olsaydı, asıl işte o zaman beşerii iradenin hiç bir anlamı kalmazdı. Milyonlarca irade bir kişinin veya sistem diye adlandırılan soyut bir varlığın oyuncağı haline gelirdi.'
Peygamber duası olduğu da söylenen bir kelam-ı kibar: Bana eşyanın (şeylerin) hakikatini olduğu gibi göster, Allah'ım!
Sayfa 37 - küre yayınlarıKitabı okuyor
58 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.