Ey dost! Bu varlık sırrını çözeceğim diye ne yorulup duruyorsun? Neden boş düşüncelerle gönlünü üzüyorsun?
Neşeli yaşa ve hayatı bu neşe içinde geçir; çünkü, bu varlık yaratıldığı zaman, herhalde sana danışan olmadı.
Yârabbi! Beni fazla ve eksik endişelerinden kurtar; seninle meşgul et, beni benden kurtar.
Geçmiş bütün günahlarımı affet; ihtiras rüzgârıyla kin ateşini alevlendirme.
Tabiat topraktan hiçbir gül çıkarmaz ki onu soldurup tekrar toprağa düşürmesin.
Eğer bulut su yerine toprağı çekip havaya kaldırsaydı kıyamete kadar havadan azizlerin ve sevgililerin kana yağardı.
İlk günlerde zihnim gökyüzünde Levh-i Mahfûz'u, kalemi, cenneti, cehennemi aradı durdu.
Sonra üstad bana sağlam bir bilgi ile, "Levh de, kalem de, cennet de cehennem de hep senin kendindedir!" dedi.
İstediğin kadar kızıl dudaklar ve şarap kadehleri hevesinde dolaş, istediğin kadar tef, çeng ve ney sesleri arkasından koş; Allah bilir ki, bütün bunlar teferruattan ibaret, sen bağlılıklarından kurtulmadıkça hiçbir şey olamazsın.
Ey zaman! Senin dönüşünden hiç memnun değilim, beni artık âzâd et, çünkü ben bu bağlara layık değilim! Sen gafillere ve ehliyetsizlere iltifat ediyorsan bil ki; ben de o kadar ehliyetli ve akıllı değilim.
Bugünden, yarına hâkim değilsin sen;
O hâlde yarını düşünmen bir delilikten başka bir şey değil.
Gönlün uyanıksa, şu anı boş geçirmemeye bak.
Ömrünün geri kalanının ne kadar süreceği hiç belli olmaz.
Ben yok olmaktan korkacak adam değilim.
Çünkü, öbür yarım, bana bu yarımdan daha hoş gelir.
Bu dünyada iğreti bir ruh var;onu da teslim etmek zamanı gelince teslim eder, giderim.
Bu cihanın sırlarını bilen kimse için sevinç, keder ve sıkıntı birdir.
Mademki, dünyadaki iyi de kötü de yok olmaya mahkûm, ister baştanbaşa dert ol, ister derman!..
Ne zamana kadar mescidin mumundan, ateşgedenin dumanından bahsedilecek? Ne zamana kadar cehennemin azabı, cennetin hazları konuşulacak?
Git, Ezel Levhi'ne bak. Ezelde kudret sahibi olan Allah, oraya olacağı ve olmayacağı yazmış.