Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ruzi Nazar: Cıa'nın Türk Casusu

Enver Altaylı

Ruzi Nazar: Cıa'nın Türk Casusu Sözleri ve Alıntıları

Ruzi Nazar: Cıa'nın Türk Casusu sözleri ve alıntılarını, Ruzi Nazar: Cıa'nın Türk Casusu kitap alıntılarını, Ruzi Nazar: Cıa'nın Türk Casusu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Musaddık'ın devrilmesinde CIA parmağı ve Güney Azerbaycan petrolleri
Musaddık Sovyetler'in Kuzey İran'da petrol çıkarma imtiyazı almasına şiddetle muhalefet etti. 1951 yılında Angio-Iranian Oil Company Ltd. tesislerinin millileştirilmesi çağrısında bulundu. 1951 yılında İran petrollerinin millileştirilmesi için verdiği yasa teklifi meclis tarafından kabul edildi. Şah Muhammed Rıza, İran halkının büyük çoğunluğunun sempatisini kazanan Musaddık'ı başbakan olarak atamak zorunda kaldı. 1953 yılında Musaddık ile Şah Muhammed Rıza arasındaki rekabet siyasi bir kavgaya dönüştü. Şah, Musaddık'ı başbakanlıktan azletti. Bunun üzerine İran'ın her tarafında sokak gösterileri başladı. Şah Muhammed Rıza, İran'dan kaçmak zorunda kaldı. Musaddık, ABD tarafından desteklendiği iddia edilen bir darbeyle başbakanlıktan uzaklaştınldı ve 1966 yılındaki ölümüne kadar ev hapsinde yaşamak zorunda bırakıldı. Musaddık, İran halkının sevgi ve saygıyla andığı, halkın gönlünde taht kurmuş İranlı bir devlet adamıydı. Iranlılar ona karşı darbenin CIA tarafından düzenleniliğine inanıyordu. Eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 2000 yılında, o darbenin arkasında ABD'nin olduğunu itiraf etmişti. Başkan Barack Obama ise 2009 yılında Mısır'da yaptığı konuşmada bu darbeyle ABD'nin ilgisini kabul etmişti
1961 1964 yıllarında iki kez Samsun senatörü seçilen Dr. Fethi Tevetoğlu, Ruzi'nin sık sık görüştüğü dostlarındandı. Askeri Tıbbiye mezunu olan Tevetoğlu, bir ara senato başkan vekilliği de yaptı. Ruzi'nin Ankara Bahçelievler 3. Cadde'deki evinde hafta sonları lezzetli Özbek pilavı, Orta Asya yemekleri yapılır; Siyaset ve iş dünyasından konuklar ağırlanırdı. Artık fani dünyaya göçmüş birçok dost, dünya ve Türkiye siyaseti üzerine derin sohbetlere dalarlardı. Cüneyt Gökçer (2009), Aclan Sayılgan (2001) Fethi Tevetoğlu (ı989), Anayasa Mahkemesi Üyesi Halit Zarbun (200ı); o dönem AP İzmir milletvekili olarak sanayi ve çalışma bakanlıklarında görev yapan Ali Naili Erdem, bu hafta sonu buluşmalannın müdavimleriydi.
Reklam
Güney Türkistanda bir ajan Mübeşşirhan Terâzî
Aykarlı'yla irtibatı olan Mübeşşirhan Terazi adlı biri vardı. Mübeşşirhan Terazi, önemli bir din adamı ve Afgan kraliyet ailesine mensup gençlerin Arap-İran dil ve edebiyatı sahalarında öğretmeni ve dolayısıyla kraliyet ailesi üzerinde nüfuz sahibi biriydi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanlar, Türkistan'da Sovyetler' e karşı silahlı bir hareket başlatmaya uğraşıyordu. Afganistan'daki Türkistanlılar örgütlenip önemli bir silahlı güç oluşturulacaktı. Bu amaçla Buhara hanının adamlarından, eski Basmacı liderlerinden, Türkistan lejyonlarından seçilip o bölgeye getirilecek eğitimli askerlerden yararlanılacaktı. "Hansa" kod adıyla yürütülen operasyonun liderliğini Mübeşşirhan Terazi üstlenmişti. Kabil'deki Alman Orta Elçisi Hans Pilger, Mübeşşirhan Terazi'yle irtibat halindeydi. Son derece tutucu olan Terazi, MTBK'mn Yaş Türkistan dergisini "besmelesiz dergi" olarak niteliyor ve fazla liberal buluyordu.
Stalinin Türkiye Planı
1946 yılında Stalin'in İran Azerbaycanı'na asker takviyesinde bulunması, İran ile Türkiye'yi tehdit etmesi, Türkiye ile Yunanistan'a karşı kullanabileceği Bulgaristan'daki askeri gücünü kuvvetlendirmesi, Truman'ın endişelerinde ve tahminlerinde haklı olduğunu göstermişti. Bu gelişmeler Sovyetlere karşı tutumunun sertleşmesi sonucunu doğurdu. Abd Dışişleri Bakanı James F. Bymes'e yazdığı fakat hiç göndermediği mektubunda şunları söylüyordu: Rusya'nın Türkiye'yi istila ederek Boğazlar bölgesini ele geçinnek istediğinden artık hiç şüphem kalmadı. Eğer bu gidişe demirden bir yumruk gösterip dur demezsek yeni bir savaş çıkacaktır. Tek bir dilden anlıyorlar: Kaç tümeniniz var? Stalin'in 1945- 1946 yılları arasında gerçekten Türkiye'ye saldırmak isteyip istemediği bilinmiyor. Stalin, büyük ihtimalle Türkiye'yi diplomatik yalnızlığa mahkûm etmek ve sonra ülkeyi yönetenleri Sovyetler Birliği'ne önce Boğazlar'ın, ardından tüm ülkenin kontrolünü verecek bir antlaşma imzalamaya mecbur etmeyi düşünüyordu. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti dışişleri bakanı olan Necmettin Sadak, 1949 yılında yayımlanan bir makalede, "Sovyetler Çanakkale'nin işgalinin ardından Ankara'da komünist bir hükümet kurulmasını talep edeceklerdi" iddiasında bulunmuştu. Stalin'e karşı koyabilmek için Türkiye'nin karşıt ve dengi bir güç bulması gerekiyordu. Askeri caydırıcılık sağlanmadığı sürece diplomatik çıkışların bir faydası olmayacaktı. İnönü hükümetinin yapması gereken ilk iş, ABD ile diğer Batılı güçlerin, Sovyet taleplerine razı olmamasını sağlamaktı.
Geri112
184 öğeden 181 ile 184 arasındakiler gösteriliyor.