Sabah Yolcuları kitaplarını, Sabah Yolcuları sözleri ve alıntılarını, Sabah Yolcuları yazarlarını, Sabah Yolcuları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kitabı yaklaşık 10 sene önce okumuştum. Bir arkadaşımın vesilesi ile tekrar okumaya karar verdim.
Türk öykü yazarlarımızı geç keşfediyoruz. Bunun yanı sıra öykü kitabı okumak bence roman okumaktan çok daha zor bir mesele. Roman bize geniş bir alan veriyor. Kaçırdığımız bir olayı sonraki sayfalarda hatırlayabiliyorsunuz.
Ben sadece 4 sayfayı yorumlayacağım.
Hemen hemen her yaz İzmir-Özdere-Gümüldür bölgesinde tatil yapardık. Hep aklımda şu soru işareti oluşuyordu: Cıvıl cıvıl olan bu tatil beldeleri kışın ne halde acaba diye merak ederdim. Daha sonralarında her iş için Izmir'e gittiğimde muhakkak bu bölgelerde kışın kalmaya başladım. Hiç insan yok derin bir sessizlik. Yazın geri geleceği huzuru inanılmaz keyif veriyordu. Yazar, Ayvalık'ta da buna benzer betimlemeler ruh halleri kullanmış. Kitap akıcı bir üslupla yazılmış. Sonraki öyküleri iç acıtıcı ama hayatın içinde olan duyguları, olayları, kişileri barındırıyor.
Sabah YolcularıFeyza Hepçilingirler · Everest Yayınları · 2009115 okunma
Deli dediğin nedir zaten? Kaldıracağından çok yükledin mi adamın tepesine derdi belayı, götüreyim, taşıyayım diye çabaladıkça bir yay boşalıverir bir yerlerinden, kopuverir, silkeler adam yüklerini, oh be, rahatlar.
İçine attın mı, suya atılan ekmek gibi şişer, kabarır, büyür dert. Dağılır, bütün içini tutar. İyisi mi boşaltacaksın derdini, dökeceksin ortaya, varsın 'deli' desinler.
Keşke insana açılan o eski zaman pencereleri gibi yalnızlığa açılan başka pencereler de olsa… Kendinden hoşnut olmayan, çevresindekileri hoşnut etmeyi hiçbir zaman düşünmemiş olan bu gürültücü kalabalıktan kaçmak için bir yol yok mu?
Doğru bildiğin, inançsızlığın en küçük belirtisini göstermeden bayrak gibi taşıdığın yılları, eskimiş bir anı rahatlığıyla tozlu, soluk resimler gibi unutulmak üzere bir köşeye kaldırmışa benzersin. Belki korkunun ana nedeni budur.
Direnmenin, karşı çıkmanın engelleyici duvarını yeterince sağlam örüp örmediğini soruyorsun kendine. Hayır, yeterince sağlam değil. Eğer sağlam olsaydı, bu sızma sular yüreğini kirletmez, duvarının bir gün ansızın çökebileceğini düşündürmezdi sana.
Yok sayıyorlar beni. Kaldırıp atıveriyorlar. Siliyorlar ortadan. Ben de saygı isterim. Kişiliğimin tanınmasını, gözetilmesini isterim ben de. Yok olmaktan, yok edilmekten mutlanan var mı? Hep var olma çabası değil mi verdiğimiz?
Karanlık ve yağmur, insanı sokaklarda kendi tanrısıyla başbaşa bırakıyor. Günün, ayın, yılların hesabı… Boşuna harcanmış, boşuna harcanmayı sürdüren yıllar.