Çantay’a göre Tevfik Fikret’i çok seven ve ona kıymet veren Âkif’in bu sevgisi Târîh-i Kadîm’den sonra bir nefrete dönüşmüştür.
Bu nefretin sebebini Âkif şu sözlerle dile getirir:
“Ahlâk kürsüsünden haykıran bir adamın –ister inansın ister inanmasın– halkın ahlâk mesnedi olan varlığa ulu orta sövmesi… İşte bu, akılların kabul edemeyeceği bir şey!”
Görüldüğü gibi, Âkif’in öfkesinin sebebi kendi şahsına yöneltilmiş bir ithamdan kaynaklanmamaktadır. Mensubu bulunduğu dinin ve bu dinin Tanrı’sının tahkir edilmesi karşısında öfke duymaktadır.
...
Böyle açlıktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi?
Böyle âdet miydi bî-pervâ, yemek insan leşi?
Irzımızdır çiğnenen, evlâdımızdır doğranan...
Hey sıkılmaz! Ağlamazsan bâri gülmekten utan!..
...
Merhaba arkadaşlar, "Mehmed Akif Ersoy Okuma Etkinliği" (#73989455) sona ermiştir. Etkinliğe katılım gösteren tüm okurlara teşekkür ederim. İnşallah herkes için güzel bir deneyim olmuştur. Etkinlik sürecinde sizlerden gelen inceleme ve alıntıların toplu hali aşağıda paylaşılmıştır. Keyifli okumalar dilerim.
" Korkma!
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!
Düşer mi tek taşı sandın, harîm-i nâmûsun?
Meğer ki harbe giren son nefer şehîd olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa;
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa;
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar,
Taşıp da kaplasa âfâkı bir kızıl sarsar;
Değil mi cebhemizin sînesinde îman bir;
Sevinme bir, acı bir, gâye aynı, vicdan bir;
Değil mi sînede birdir vuran yürek… Yılmaz! "