Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahlak Eşcinsellik ve Deizm Üzerine

Sağlam Kulpa Tutunamayanlar

Namık Kemal Okumuş

Sağlam Kulpa Tutunamayanlar Sözleri ve Alıntıları

Sağlam Kulpa Tutunamayanlar sözleri ve alıntılarını, Sağlam Kulpa Tutunamayanlar kitap alıntılarını, Sağlam Kulpa Tutunamayanlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mekke'de Eşcinsellik Yokken Neden Kur'an'da Lut Kavmi Anlatılıyor?
81 Bilindiği gibi Hz. Muhammed'in gönderildiği ortam olan Mekke'de eşcinsel ilişkiden bahsedilmemektedir. Kur'an, eşcinsel ilişkiye örnek verirken, özellikle ve de tek örnek olarak Hz. İbrahim ile yakın teması olan Hz. Lût'un tebliğ sürecine dayalı olarak kavmine ait kıssadan bahsederken değinmektedir. Buna mukabil Mekke'de zina anlamındaki
Sayfa 112-113, 81. dipnot.
Eşcinselliğin Önlenmesi Noktasında Bazı Önlemler
Eşcinsellik olgusu, sadece dinsel metinlerde yasaklanmış olan bir eğilim değildir. Bu aşamada ifade cinselliğin yasaklanmasında dinsel boyutun önemli olması kadar, sanat-estetik, toplumsal, yasal, emniyet, tıp ve eğlence alanında görülen çeşitli boyutları yani zararlı yönleri de bulunmaktadır. Adı geçen eğilimin bu ara durakları tespit edilmeden, herkesi tatmin edici ve de sağlıklı bir çözüme kavuşturulması mümkün değildir. Yani sırf dinsel yasaklamalarla, ya da emniyet tedbirleriyle bu eğilimin tümden ortadan kaldırılamayacağının bilinmesi gerekmektedir. Çünkü zecrî tedbirlerin, ilgili eğilime sahip fertlerin oluşturmuş olduğu muhataplar nezdinde belli bir sempatiye yönlendirdiği de bilinmektedir. Lezbiyen ve gay kişilerin özellikle de bu eğilimi birlikte yaşamaya vardırmış olan bazı çiftlerin terapiye ihtiyacı olduğu bilinen bir gerçektir. Dahası, bu konuda belli bir birikimin de olmuş olması, duyarlı anne babalar için önemli bir fırsat niteliğindeki kazanımlardır. Kanaatimizce anne ve babalar için homoseksüelliği önleme konusunda dinsel olduğu kadar psikiyatrik tedbir ve aşamaları içeren terapi ya da yapılacak işlerin basamaklarını gösteren uyarı rehberleri artık ulaşılabilir niteliktedir. Her aile reisinin bu uyarıları dikkate alarak çocuklarının davranışlarını kontrol etmesi gerekmektedir. Atalarımızın deyişiyle, son pişmanlığın başta bu eğilime mâruz kalan gençlerimiz olmak üzere, hiç kimseye bir yararı dokunmayacaktır.
Sayfa 80-81
Reklam
Deistik Eğilimlerin Ortaya Çıkış Nedenleri
Nitekim gelinen bu aşamada bizim mahalle için söyleyecek bazı şeylerin olduğunu düşünmekteyiz. Herhangi bir alan araştırmasına dayanmamakla birlikte, daha ziyade kişisel ve toplumsal gözlemlerimizden ortaya çıkmış olan bu tespitler, Müslüman mahallesinde deizmin beslendiği sosyal ve kültürel ortam olarak görülmelidir. Tespitlerin yaşadığımız ve
Sayfa 219-221
Hala Muhatap Varken Yapılması Gerekenler Yapılmalı
Bu aşamada meselenin iç açıcı bir tarafının olduğundan da bahsedebiliriz. Bereket, hâlâ bize soru soruluyor. Halkımiz, hâlâ dindarları ciddiye alıp soru soruyor. Okullarda eğitimin üstlenmiş olduğumuz çocuklarımız, henüz ağzımıza bakıyorlar. Yarın bizleri muhatap bile almayacakları bir ortam mutlaka gelecektir. O gün, her yanımızda dinin kendisini ve din adamlarını ciddiye almayan, umursamaz bir nesil bulacağız. Mamafih din adamlarının anlatımları böyle giderse, bir süre sonra din olgusu, akıl ve mantığın dışında kendisine yer edinecektir. Üstelik bu sadece dine karşıt olan muhataplar nezdinde değil, dinin içerisindeki müntesipler nezdinde de böyle olacaktır. Zira bu denli hurafenin din diye sunulduğu her ortam, doğal olarak; ‘din, esasında akıl dışı ve akıl üstüdür' algısının güçlenmesine neden olacaktır. Oysaki din, hem akıl içi, hem yaşam içi bir konudur ve toplumsal gerçekliklerin düzenlenmesi ve hayatın daha kolaylıkla yaşanması için va’z edilmiştir. Müşahâde edildiği gibi, iletişim araçlarının bu denli artması ve dindarların bunu son derece etkin bir şekilde kullanmalarına rağmen, ufukta dine karşı kayıtsız kalan bir nesil geliyor. Bunun üzerinde çokça düşünmeliyiz. Yoksa düşünmenin fayda vermeyeceği, din ve dindarlığın para etmeyeceği bir zamanı görmek yakındır. Avrupa tecrübesi bize ders aldırmıyor mu?
Sayfa 226-227
Eşcinsellik Doğuştan Değildir
11 Tıp dünyasında, eşcinselliğin genel olarak bedenî bir kusurdan dolayı değil, daha ziyade yetişme, eğilim ve çevreden kaynaklandığını söyleyenler çoğunluktadır. Bunlara göre homoseksüel ya da lezbiyen bireylerin bedenleri ile normal cinsel tercihlerde bulunanların bedenleri arasında hiçbir açıdan farklılık bulunmaz. Bu gibi tercihlerde bulunanların genel olarak yetişme tarzları üzerinden gidilerek sonuca varılabilir. (Bkz. Kayıkçi, A., vd., age, ss. 366-370). Yoksa aksi iddianın doğruluğu durumunda, Yüce Allah'ın bu gibi eğilimleri yaratıp sonra da yasaklaması anlamı çıkar ki, bu durum, insanlığın yaratılış gereklerine uymaz. Bilebildiğimiz kadarıyla İslâm Dini, kadın-erkek, kadın-kadın ve erkek-erkek arasında bile bazı sınırlamalar getirmek suretiyle bu gibi eğilimlere karşı güçlü bir koruma kalkanı oluşturmuştur. Yatıp-kalkma, giyinme-soyunma, yıkanma, tuvalet vb. gibi durumlardaki belli sınırların asıl amacı, olası bu gibi sapkın eğilimlere fırsat vermemek olduğu söylenebilir.
Sayfa 77
Din: Amaç Değerlere Ulaşmanın En Kestirme Yolu
Esasında din denilen yapının iyi insan olmak için va'z edilmiş olan bir araç değer olduğunu bilmek gerekmektedir. Yani din olgusu, Yüce Allah'ın temel istekleri arasında yer alan sâlih amelin yaygınlaştırılmış olduğu kişi ve toplum yaşamına ulaşmanın araçsal bir aşamasıdır denilebilir. Hatta din kurumu, amaç değerlere ulaşmanın en kestirme yolunu hatırlatan ilkeler bütünü olarak da tarif edilebilir. Kanaatimizce özelde Müslüman genelde ise inanan toplulukların en büyük yanlışlarından birisi bu nokta olmaktadır. Görüldüğü kadarıyla onlar, din denilen olgunun emir ve yasaklarını hatta kurumun kendisini amaç değer olarak görme eğiliminde olmayı tercih etmektedirler. Bu sebeple de adı geçen zihinsel yapının müntesipleri, uzun süredir ortadan kaldırılmış olduğu hâlde bazı dinsel buyrukların hayatın normal akışını bozan yapısına aldırış etmeden, insanların genelini de dışlayarak kendilerine ait bir dünya kurmayı tercih etmiş oldukları görünmektedirler. Kapalı bir getto hayatı, bu şekil din anlayışını benimseyenler için oldukça cazip gelebilmektedir. Eleştiri, sorgulama ve cevap verme zorunluluğundan uzak sadece itaati önceleyen bu yapının iman denilen kabulleri yeniden anlamaya çalışması ise söz konusu bile edilemez. Oysaki iman denilen kabullerin belli bir aklî sorgulama ve onay süreçlerinden geçmediği sürece, etrafımızda sıklıkla gördüğümüz gibi hurafeyle iç içe bir yapıya kavuşma ihtimalleri de bulunmaktadır.
Sayfa 11-12
Reklam
Kültürü Tahkik Elzem
Bizler, içinde doğduğumuz kültürün bize sunduklarını yeniden tahkik edemezsek, daha uzun bir süre iman kavgası yapmaya devam edeceğiz gibidir.
Sayfa 11
Terör ve adi suçların müslüman toplumlarda bu denli yüksek seyretmesinin nedeni olarak başta iman-emniyet duygusunun zedelenmesi görülmektedir. Netice ile ifade edilebilir ki, iman eden kişiler hem kendilerini hemde başkalarının güvenliğini garanti altına almayı taahhüt etmiş erdemli kişiler olmalıdır.
Tabiat, ‘meydan okunacak’ bir alandan çıkıp, ‘temâşa ve keşf edilecek’ bir alana indirgendiğinde, insan için yaşanılası bir dünyanın kurulduğu görülecektir.
Ahlakın Kalıcılığı Sosyalleşme ile Mümkündür
Ahlâk ve değerlerin olması kadar onların kalıcılıklarını da önemsemeliyiz. Bu sebeple, toplumsallık, ya da ahlâk ve değerlerin sosyal katmanlarda kabul görmesi, hangi değer olursa olsun onun yaşama şansını uzatan bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. O yüzden 'ahlâkî değerler, ferdî değer hâline sosyalleşme ile geçmektedir. Hem değerlerin kalıcı olması adına, hem de değerlerin ferdi yetenek hâline gelebilmesi hedefiyle sağlıklı bir sosyalleşmenin temini gereklidir. Bunu sağlayan etmenlerin başında gelen din olgusunun ahlâk üzerinden ilerleyen bir çabasının olduğunu müşahade etmekteyiz. Yani dinlerin inanç, ibadet ve muamelât adı altında dile getirmiş oldukları her şey, esasında kalıcı ve etkin bir ahlâk kümesinin kazanımı adını söylenmiş şeylerdir. O kadar ki, dinler, toplumsal görünürlüklerini ilk başta ibadetler üzerinden sağlasa da, kalıcılıklarını müntesiplerinin ahlâkî gücü üzerinden temin etmektedirler. Yaşayan dinlerin bu vasfı hedefleyen son derece etkileyici bir dilinin olduğunu da unutmamalıyız. Çünkü ahlâkı olmayan bir dindarlığın, hem sahîh bir dinin yanından geçme ve hem de kitlelere umut verme şansı bulunmamaktadır. Ne gariptir ki, insanı eğitmesi ve başkalarına köle olmaktan kurtarması gereken dinsel vurgular, kişisel yaşam kodlarından çıkıp grup dinamiği üzerinden kitlelere taşındıklarında, belli yapılar üzerinden ahlâk ve amaç dışı kümelenmelere hatta menfaat odaklarına da dönüşebilmektedirler. Gelinen bu durumda dinsel ifadelerin, yaptırım gücünü büsbütün kaybederek ahlâksızlığın görece ahlâk olarak addedildiği samimiyetsiz bir dindarlığa dönüşme tehlikesi bulunmaktadır.
Sayfa 67
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.