Sahnede Ölüm kitaplarını, Sahnede Ölüm sözleri ve alıntılarını, Sahnede Ölüm yazarlarını, Sahnede Ölüm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mutluluğumuzu kendi dışımızda ararız,
üstelik dalkavuk, pek dürüst denemeyecek,
adalet duygusundan yoksun, kıskanç,
huysuz ve önyargılı insanların görüşlerinde:
Ne tuhaf!
La Bruyere
Lizbon'a Gece Treni,Lea ve şimdi de Sahnede Ölüm....
Pascal Mercier,bu konuları nasıl buluyor ve nasıl böyle derinlikli anlatabiliyor?
Müthiş gerçekten.
Insani duyguları bu kadar yoğun, bu kadar ayrıntılı ve üzerinde çok düşünülmüş bir şekilde anlatmak çok çalışmanın ürünü bence.
Sahnede Ölüm ilk kitabi. Okuması çok kolay bir kitap değil. Hem konusu hem de anlatımı itibariyle...
Patrice ve Patricia, bir erkek bir kadın, ikiz kardeşlerdir. Anneleri eski bir balerin babaları ise piyano akortcusu ve takıntılı bir şekilde opera bestecisi olmak isteyen biridir. Hayatını buna adamıştır. Ancak yazdığı her opera her partisyon geri dönmektedir. O da yılmadan yazmaya devam etmektedir. Âdeta yaşamını bunun üzerine kurmuştur. Başarısızlık özgürlüğünü yok etmektedir ,kendisiyle birlikte tüm ailesinin. Bir gün operada işlenen bir cinayetle yaşamlarının tüm akışı değişir. Altı yıl önce evi terketmis ikizlerin tuttukları defterlerden hem olayı hem geçmişin sır dolu hatıralarını öğreniriz. Patrice ve Patricia evi neden terk etmiştir?
Annelerinin geçmişinde yaşadığı büyük sır nedir?
Yetiştirme yurdunda büyüyen baba müzikle nasıl tanışmış ,varlıklı eşiyle nasıl bir araya gelmiştir?
Tüm bunlar ikizlerin defterlerinde ayrıntılı şekilde ortaya dökülür.
Bazen başarısızlığı da göğüsleyebilmek arkaya bakmadan yola devam etmek gerekmektedir.
Roman bu tema üzerine kurulu. Okuyun....
Sahnede ÖlümPascal Mercier · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201363 okunma
Sahnede Ölüm Pascal Mercier’nin ilk kitabı- ya da Türkçe’ye çevrilen, en eski kitabı. Yazar büyük çıkışını Lizbon’a Gece Treni ile yapmış. Ama kronolojik sırayla okuma saplantılı ben, baştan başladım yine. Öncesinde asıl adı Peter Bieri ile yazdığı bir roman var fakat Türkçe’ye çevrilmemiş.
İkiz kardeşler Patrice ve Patricia… Anne babalarının
Bir tek yerinden açmıştı biyografiyi, Puccini’nin, La Boheme operasına ilk başta gösterilen olumsuz tepkilerden söz edilen yerden. Babamın, kitabı iri ellerinde tutarak kerevitte oturduğunu görür gibiyim. Başarılı kişilerin de hayal kırıklıklarıyla mücadele ettiklerine son bir kez emin olmak istemişti.
Yerine getirilemeyecek hiçbir arzumuzun olmamasının beni üzdüğünü ben de çok sonra anladım… Frederic’le tanıştıktan sonra, uzun zamandır arzuladığı bir şey gerçekleşince ne kadar sevindiğini görüp bazen ona gizliden gizliye gıpta ederdim.
İnsanın çevirirken birkaç kelimeyi unutmasının etkisi ne kadar da büyük olabilirdi. Eğer bir çevirmen ya da tercüman kasıtlı olarak bazı şeyleri söylemezse, hatta kelimeleri saptırırsa nasıl da bir güç sahibi olurdu. İşle ya da hukukla ilgili görüşmelerin hakimi o olurdu, insanlar arasındaki atmosferin, durumların, ilişkilerin nasıl gelişeceğini o belirlerdi.
Şili’deki çalışma hayatımı senin için sürdürdüm, baba. Çünkü o hayat başarılı kişilere karşı bir haçlı seferiydi. Ta ki mesleğimi uygulamam neredeyse yasaklanana kadar. Başarıya indirdiğim her darbe, senin başarısızlığındaki adaletsizliği hafifletecekti.
Çok kinciymişsin. Bazen, yavrum, başkalarının söylediklerini ve yaptıklarını, bize acı vermiş olsa da unutmak gerekir. Yoksa aklımız hep kötü anılarımızda olur, bunlar hep artarlar ve hayatımızı yaşayamayız.
‘Sen bir kelime anarşistisin,’ diyordu dil dersine gelen Gerber. Sınıftaki kimse o ifadeyi anlamıyordu, ben de anlamıyordun ama tınısı hoşuma gidiyordu, ve ondan sonra kim bana yanlışımı söylese, ‘ben bir kelime anarşistiyim,’ diyordum. Çok sonra açıp baktım anarşistin anlamına. O zaman Gerber’in nitelemesi daha da hoşuma gitti.
Suskunluk, gelişen bir şeydir. Susanlar, o suskunluk içinde inanılmaz büyük adımlar atabilirler. İnsanlar o arada birbirine o kadar yaklaşabilir ki, sonunda düşünceler ve duygular birbirine değebilir. Arada hiçbir boşluk kalmaz.
Şimdi bu adam burada sahneye çıkacak, hiçbir şey olmamış gibi alkışlanacaktı. O adamın herhangi bir yerde sahneye çıkmasını aklım almıyordu. Hala da almıyor. Onun yaptığı dolandırıcılığı umursamayan insanların olmasını; onun sesinin yaptığı işten üstün olmasını aklım almıyor.
Az konuştuk. Zaten fazla konuşmazdık. Hoşlanırdım bundan. İnsanın düşüncelerini başkalarıyla paylaşması zahmetlidir. Kim bilir, belki de olanaksızdır. Ve daha da önemlisi, gereksizdir.