Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sanat ve Edebiyat

Karl Marx

Sayfa Sayısına Göre Sanat ve Edebiyat Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Sanat ve Edebiyat sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Sanat ve Edebiyat kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marx ve Engels, yalnızca bireysel olarak sanata ilgi göstermiş kişiler değil, ama aynı zamanda, gerek kendi çağlarında, gerek kendilerinden önceki çağlarda yaşamış, ünlü ünsüz birçok sanatçıyla ilgilenmiş; dünya edebiyatı hâzinesinden enine boyuna yararlanmış; kendilerinden öncekilerin başarılarına dayanmış; dünya sanatı üstüne çok geniş, tam bir bilgisi olan kişilerdi.
Sayfa 9 - Çevirenin Ön Sözü
Marx ve Engels; Dickens, Thackeray ve Bronte'ler ile Guy de Maupassant gibi, 19. yüzyıl İngiliz ve Fransız gerçekçilerini övmüşler, gerçekçi geleneği her zaman için edebiyatın en büyük başarısı olarak görmüşlerdir. Bu arada, Rus edebiyatına da büyük bir yakınlık duymuşlar, daha iyi izleyebilmek için de Rusça öğrenmişlerdir. Özellikle de Çernişevski ile Dobrolyubov’a büyük önem vermişlerdi. Engels, bu iki devrimci yazar için, “iki sosyalist Lessing” derken, Marx da Çernişevski için “büyük Rus bilgini ve eleştirmeni”, diyor; Dobrolyubov’u bir yazar olarak Lessing ve Diderot ile kıyaslıyordu.
Sayfa 18 - Çevirenin Ön Sözü
Reklam
Her çağda, egemen düşünceler, egemen sınıfın düşünceleridir, yani toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda onun egemen manevi gücüdür de. Maddi üretim araçlarına sahip olan sınıf, aynı zamanda, zihinsel üretim araçları üzerinde de denetim sahibi olur; zihinsel üretim araçlarından yoksun olanların düşünceleri genellikle buna bağımlıdır.
Sayfa 40
Sosyalist devrim, geleneksel mülkiyet ilişkilerinden en köklü biçimde kopmadır; kendi gelişimi içinde geleneksel düşüncelerin de en köklü biçimde kopma olacağına hiç şaşmayalım.
Sayfa 44 - Marx ve Engels, Toplu Yapıtlar, Cilt 6, 1976, s. 503-04.
Düşünceler, tıpkı malların ücretlerle birlikte varolması gibi, kendi toplumsal karakterleri dille birlikte varolurken,kendi özelliklerinden yitirecek bir biçimde dile dönüşmezler. Düşünceler,dilden ayrı varolamaz. İnsanlar arasında varolabilmesi ve karşılıklı iletilebilmesi için kendi anadilinden yabancı bir dile önce çevrilmesi gereken düşünceler haliyle bir benzeşme gösterir;ne var ki, bu benzeşme, dilde degil, dilin yabancılığındadır.
Sayfa 69
İnsanın doğa duygusu, insani doğa duygusu, dolayısıyla doğal insan duyusu, insanın kendine özgü emeğinın ürünü olmadığı sürece, duyu ile zihin arasındaki soyut düşmanlığın sürmesi zorunludur.
Sayfa 78
Reklam
Gördük ki, nesne; insanın kendisi için insani bir nesne ya da insanın kendisi nesnel bir insan haline geldiği zaman, insan, kendi nesnesi içinde yitirmiyor kendisini. Bu da ancak, toplumun bu nesnede insan için bir varlık haline gelmesi kadar, o nesnede insan için toplumsal bir nesne haline geldiği zaman, insan kendisi için toplumsal bir varlık haline geldiği zaman mümkün olmaktadır.
Sayfa 78
Ekonomi politik, bu refah bilimi, o halde aynı zamanda, haktan vazgeçirme, yoksun kılma, esirgeme bilimidir de (ve temiz hava ihtiyacını ya da elini kolunu oynatma ihtiyacını bile insandan esirgeyecek kadar ileri gider). Bu şahane sanayi bilimi, aynı zamanda çilecilik bilimi olup, gerçek ideali, çileci ama gaddar bir cimri ile çileci ama üretken bir köledir. Ahlak ideali ise, ücretinin bir bölümünü Tasarruf Sandığı’na götüren işçidir ve bu cazip düşünceye hizmet için kendine hazır bir sanat bile bulmuştur: duygusallığa batmış bir halde sahnede temsil edilmesi. Demek ki, ekonomi politik (dünyevi ve zevklere yönelik görünüşüne rağmen), hakiki bir manevi bilimdir, bilimlerin en manevi olanıdır. Kendinden-vazgeçme, yaşamdan ve her türlü insani ihtiyaçtan vazgeçme, onun ana tezidir. Ne kadar az yer, az içer, az kitap satın alırsan; tiyatroya, dansa, meyhaneye ne kadar az gidersen; ne kadar az düşünür, sever,teori kurar, şarkı söyler, resim, eskrim yaparsan, vs., sermayeni o denli çok biriktirirsin; ne güvelerin, ne de pasın yiyip bitirebileceği hazineni o denli artırırsın.
Sayfa 83
Demek ki, her şeyi satın alabilme özelliğine sahip oluşuyla, tüm nesneleri kendine mal edebilme özelliğine sahip oluşuyla, para, yüksek dereceden sahip olmanın nesnesidir.. Paranın özelliğindeki evrensellik, paranın varlığının sonsuz gücüdür. Onun için insana sonsuz güçlü görünür...Para, insanın ihtiyaçları ile bir nesne arasındaki insanın yaşamı ile geçim aracı arasındaki dolayımdır. Ama benim yaşamımı bana dolayımlaştıran şey,başkalarının var oluşunu da bana dolayımlaştırır. Benim için öteki kişidir o.
Sayfa 84
İnsanın insan olduğunu ve dünyayla ilişkisinin de insani bir ilişki olduğunu düşünelim: O zaman sevgiyi ancak sevgiyle, güveni ancak güvenle, vs. değişebilir insan. Sanattan zevk almak istiyorsan eğer, sanat kültürüne sahip biri olman gerekir; öbür insanlar üzerinde etkili olmak istiyorsan eğer, onları harekete geçiren ve cesaretlendiren biri olman gerekir. insanla ve doğayla ilişkilerinin her biri, senin iradenin, senin gerçek bireysel yaşamının nesnesine uyan şeyin kendi bir ifadesi olmalıdır. Karşılığında bir sevgi uyandırmadan seviyorsan eğer, yani senin sevmen sevme olarak karşılıklı bir sevgi doğurmuyorsa; seven bir kişi olarak sen kendi bir canlı ifadenle kendini sevilen bir kişi durumuna getiremiyorsan, o zaman senin sevgin güçsüzdür, bir talihsizlik!
Sayfa 88
Reklam
Var olan ve etkin değer kavramı olarak para, her şeyi değiştirip bozduğuna göre, her şeyin genel olarak değişip bozuluşu (dünyanın tersine dönüşü) tüm doğal ve insani niteliklerin değişip bozuluşudur. Yığitliği satın alabilen biri , korkak da“ olsa yiğittir. Para, kendi başına herhangi bir nitelikle, herhangi bir şeyle ya da insanın özüne ilişkin belli bir güçle değil, ama insanın ve doğanın bütün nesnel dünyasıyla değiştirildiğine göre, kendi sahibi açısından, bir niteliğin bir başka nitelikle ve nesneyle, aralarında çelişki bile olsa, değişilebilmesini sağlar;olanaksızlıkların bağdaşmasıdır o. Çelişkileri kucaklaştırır.
Sayfa 88
“Shakespeare, paranın başlıca iki özelliğini vurguluyor: 1) Para, tüm insani ve doğal özelliklerin kendi karşıtlarına dönüşmesi, nesnelerin evrensel biçimde bozuluşu ve çarpıtılışı olan, gözle görülür bir tanrısallıktır: olanaksızlıkları bağdaştırır. 2) ... “
Sayfa 92 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
“O halde; para, kendi bir benliği olduğu düşünülen bireyin ve toplumsal bağların, vs. karşısına bu bozucu güç olarak çıkar. Sadakati sadakatsizliğe, sevgiyi nefrete, nefreti sevgiye, erdemi kötülüğe, kötülüğü erdeme, köleyi efendiye, efendiyi köleye, aptallığı akla, aklı da aptallığa çevirir.”
Sayfa 93 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Yazar, pek tabii, yaşayabilmek ve yazabilmek için para kazanmalıdır, para kazanmak için yaşayıp yazmamalıdır.
Sayfa 94 - Karl Marx, “Basın Özgürlüğü Üstüne Tartışmalar”.
Ben şarkı yazmak için yaşıyorum Beni kovarsanız eğer Mösyö Yaşamak için şarkı yazarım
Sayfa 101Kitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.