Sanayileşmenin Gizli Tarihi kitaplarını, Sanayileşmenin Gizli Tarihi sözleri ve alıntılarını, Sanayileşmenin Gizli Tarihi yazarlarını, Sanayileşmenin Gizli Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sonuçta kendi kendisini 'liberal' dünyanın lideri ilan eden bir ülke, (İngiltere) yasadışı uyuşturucu ticaretinde yoluna çıkan başka bir ülkeye savaş ilan ediyordu.
Kitabın ana teması günümüz ekonomik kapitalizminin hileleri ve bunun temel yapısı. Kitapta İngiltere ağırlıklı olmak üzere batı ekonomik hegemonyası işlenmiş.
Güney Kore’nin başarısı üzerinden başaramayanlar irdelenmiş. Yazar objektif bir bakışla değerlendirmelerde bulunuyor.
Kitapta özellikle İngiltere’nin Çin’e uyuşturucu sokması devlet organizesiyle olması beni çok şaşırttı.
Güzel bir kitap çoğu noktasında bizde varız. Darbeleri yaşamış, kötü yönetilmiş her ülkenin yansımaları var.
Yazarın sürekli “Kötü Samiriyeliler” diye anmasının sebebi, kitabın orijinal isminde de bulunmasından ötürü olduğunu öğrendim. Ama beni çok rahatsız etti. Gereksiz bir vurgu.
Son olarak güzel bir eser özellikle 1800 sonrası sanayileşmeyi anlamak için faydalı.
1980 yılında Yeni Zelanda’da enflasyonun kontrol altına alınması bakımından şahsi menfaatinin olması için merkez Bankası başkanının maaşı, enflasyona ters yönlü endekslenmiştir.
“Patentler keşif ve icatları teşvik eden araçların sadece bir tanesidir. İnsanlığa faydalı olma isteğiyle bütünleşen bilimsel merak tarih boyunca çok daha büyük önem taşımıştır.”
Royal Society
Özelleştirme bazen işe yarar fakat özellikle gerekli düzenleyici ve denetleyici kapasiteye sahip olmayan gelişmekte olan ülkelerde, bir felaket reçetesi hâline gelebilir.
Komünistler kısıtlanmamış rekabetin toplumsal israfa yol açacağını söylemekte haklı olabilirlerdi. Fakat merkezi planlama ve her alanda devlet mülkiyeti vasıtasyla rekabeti tümüyle baskı altına almanın kendisi de ekonomik dinamizmi yok ederek çok büyük maliyetlerle sonuçlandı. Komünizmde rekabetin bulunmayış ve yukarıdan aşağıya aşını denetim konformizmi, bürokrasiyi ve çürümeyi de besledi.
Maalesef, tarihin başka bir dersi de şudur:
Zengin ülkelerin fakir ülkeleri serbest piyasa ve serbest ticaret politikalarına zorlayarak, kendilerinin yukarı tırmanmalarını sağlayan ‘merdiveni itmişlerdir’.
Hong Kong, Afyon Savaşı'nı izleyen Nanking Anlaşması’ndan sonra 1842'de bir İngiliz sömürgesi oldu. Bu, 19'uncu yüzyıl emperyalizmi ölçülerine göre bile özellikle utanç verici bir olaydı. İngilizlerin artan çay tüketimi Çin'le çok büyük bir ticaret açığı yaratmıştı. Bu açığı kapamak için çaresiz bir girişimde bulunan İngiltere, Hindistan'da üretilen afyonu Çin'e ihraç etmeye başladı. Çin'de afyonun yasadışı oluşuna dair ayrıntının, soylu hesapları denkleştirme hedefinin önünü tıkamasına elbette izin verilmemeliydi. 1841'de Çinli görevliler yasadışı bir afyon kargosuna el koyduklarında İngiliz hükümeye sorunu tek seferde kökünden çözecek bir bahane elde etmişti. Bu gerekçeyle İngiltere Çin'e savaş ilan etti. Savaşta ağır bir yenilgiye uğrayan Çin, Hong Kong'u İngiltere’ye kiralayıp gümrük tarifelerini belirleme hakkını yitirmesine yol açan Nanking Anlaşması'nı imzalamaya zorlandı.
Sonuçta kendi kendisini 'liberal' dünyanın lideri ilan eden bir ülke, yasadışı uyuşturucu ticaretinde yoluna çıkan başka bir ülkeye savaş ilan ediyordu. Gerçek şuydu ki İngiltere hegemonyası altında 1870-1913 arasında; malların, insanların ve paranın serbest dolaşımı imkânı (küreselleşmenin ilk perdesi) piyasa güçlerinden ziyade askeri araçlarla sağlandı.